Elon Musk’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme nedeni ortaya çıktı7 sene ÖNCE
Elon Musk’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme nedeni ortaya çıktıKüresel ısınma, çevre kirliliği, doğanın dengesinin bozulması, yok olan canlılar, artan hastalıklar… Yaşanabilir bir dünya için doğayı korumak, çevreyi kirletmemek ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak gerekirken, tam tersine duyarsız ve sorumsuz kararlarla sonu belirsiz karanlık bir geleceğe sürükleniyoruz.
ABD Başkanı Donald Trump, iklim değişikliğini önlemek için geçen yıl yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması’ndan çekildiklerini açıkladı. Trump’ın bu kararı, her yıl atmosfere 3 milyar ton daha fazla karbondioksitin karışması anlamına geliyor!
2002’den bu yana 6 kez reddedilen, Zeytinlik alanlarda sanayileşme ve yapılaşmanın önünü açan yasa değişikliği tasarısı TBMM Komisyonu’nda kabul edildi.
Şarkıcı Tarkan’ın, "Zeytin ağaçları Anadolu'nun hazinesidir, belleğidir. Rant için zeytin ağaçlarına kıymayın" tweetine, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü tepki göstererek, "Tarkan’ın zeytinlikleri mi varmış, ne yapacakmış zeytinlikleri? Tarkan’ın şarkılarını seviyoruz. Tarkan şarkılarını söylesin" dedi.
Tarkan ise 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde Instagram’dan ‘2000 yıllık’ bir zeytin ağacı fotoğrafı paylaşarak, “Millattan, beyaz adamın Amerika'yı keşfinden, TBMM'den, Birleşmiş Milletler'den daha eskiyim. İki bin yaşındayım. #BenBirZeytinAğacıyım” diye bir bakıma Bakan’a yanıt vermiş oldu.
Partisinin grup toplantısında konuşan AK Parti Grup Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım da, "Zeytin mi daha önemli yapılacak tesis mi daha önemli Türkiye'nin geleceği açısından? Meseleyi doğru görmek lazım" dedi.
Üç yıl önce de dönemin Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç da, Soma’da termik santral için 6 bin ağacın kesilmesi ve bu inşaatın Danıştay kararı doğrultusunda durdurulmasına da değinerek, “Dağ taş zeytin ağaçlarıyla dolmuştur. Ama Türkiye’nin enerjiye de ihtiyacı var. Zeytin alanlarıyla ilgili sıkıntı sadece termik santral yapılmasıyla ilgili değil.” demişti.
Doğa dostu olmayan enerji üretim tesisleri yapmaktaki ısrarın anlamı ne?
Doğal yaşamla uyumlu olmayan enerji üretim tesisleri, Türkiye’nin son yıllarda hiç değişmeyen ana gündem maddelerinden biri oldu. Anadolu halkı yaşam hakkını savunarak bu santrallere karşı çıkıyor, devlet ise özel sektör aracılığıyla yapmakta ısrar ediyor.
Enerji gereksiniminin karşılanması için yapılmaya çalışılan bazı yatırımlar hızla çölleşen Türkiye’nin doğal yaşamını tehdit ediyor. Doğa dostu olmayan HES, termik ve nükleer gibi riskli üretim tesisleri yerine neden güneş ve rüzgar gibi doğa dostu yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanacak projelerle geliştirilip bu alanlarda yatırım yapılmıyor?
Hızla artan nüfusun ve gelişen sanayinin enerji gereksinimi kısıtlı kaynaklarla karşılanamamakta, enerji üretimi ve tüketimi arasındaki açık giderek artmaktadır. Küresel enerji tüketiminin, 2035 yılına gelindiğinde 1998 yılında tüketilen enerji miktarının iki katı, 2055 yılında ise üç katı olacağı tahmin edilmektedir.
Öte yandan, petrol, doğalgaz, kömür ve nükleer enerji gibi “yenilenemeyen”, geleneksel enerji kaynakları çevreyi ve insan sağlığını giderek daha fazla tehdit eder hale gelmiştir.
YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI NEDİR VE NEDEN ÖNEMLİDİR?
Günümüzde küresel enerjinin yüzde 80’i fosil yakıtlardan elde ediliyor. Yenilenebilir enerji kaynakları kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmada en kritik rolü üstlenmektedir.
Yenilenebilir enerji kaynağı “doğanın kendi evrimi içinde bir sonraki gün aynen mevcut olabilen enerji kaynağı” olarak tanımlanmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının en büyük özellikleri, karbondioksit emisyonlarını azaltarak çevrenin korunmasına yardımcı olmaları, yerli kaynaklar oldukları için enerjide dışa bağımlılığın azalmasına ve istihdamın artmasına katkıda bulunmaları ve kamuoyundan yaygın ve güçlü destek almalarıdır. Bir başka deyişle, yenilenebilir enerji kaynakları, ulaşılabilirlik (Accessibility), mevcudiyet (Availability), kabul edilebilirlik (Acceptability) özelliklerinin hepsini taşımaktadırlar.
Yenilenebilir enerji kaynakları, hidro, jeotermal, güneş, rüzgar, odun, bitki artıkları, biyokütle,gel-git ve dalga olarak kabul edilmektedir.
Yenilenebilir enerji kaynakları açısından oldukça zengin bir bölgede yer alan Türkiye’de yapılan bu düzenlemeler çevre dostu ve ucuz enerji üretimini artıracaktır.
GÜNEŞ ENERJİSİ
Güneş enerjisi teknolojileri güneş ışınlarını direk olarak toplayıp bu ışınlarda ısı veya elektrik üretimini sağlamaktadırlar. Bu enerjinin kaynağı Güneş yüzeyindeki hidrojenin helyuma dönüşmesiyle gerçekleşen füzyon reaksiyonlarıdır.
Dünya atmosferinin dışında güneş enerjisinin şiddeti, aşağı yukarı sabit ve 1370 W/m² değerindedir, ancak yeryüzünde 0-1100 W/m2 değerleri arasında değişim gösterir. Güneşten Dünya’ya ulaşan enerjinin en büyük özelliği sınırsız olmasıdır.
Güneş enerjisi ışık, ısı ve elektrik şeklinde değerlendirilmektedir. Fotovoltaik (PV) sistemler güneş enerjisini direk olarak elektriğe dönüştürmektedir ve bina çatılarına, cihazlara, arabalara yerleştirilebilir. Yek-odaklı güneş enerjisi santralleri ayna ve lens düzenekleri ile güneş ışınımlarını nispeten küçük bir alana yansıtma esasına dayanır. Bu küçük alanda odaklandırılan enerji su ısıtması veya buhar tribünü vasıtasıyla elektrik veya ısı üretimi için kullanılabilir. Ülkemizde çokça kullanılan solar termal kolektörler su ısıtmak için kullanılmaktadır.
Güneş enerjisi Türkiye gibi çok güneş alan ülkelerde önemli bir enerji alternatifidir. Bu teknoloji özellikle kırsal alanda şebeke dışı elektrik üretimi için çok kullanışlıdır. Bu teknolojinin en büyük dezavantajı gece üretim yapılamamasıdır.
Türkiye’nin İlk Güneş Enerjisi Santrali Muğla’da
Muğla Belediyesi tarafından Güney Ege Kalkınma Ajansı’na sunulan ‘Sonsuz Kaynağımız Güneş’ projesi sonrasında geçen yıl lisanssız elektrik üretimi başladı.
TEDAŞ tarafından kabulü yapılıp devreye alınan, ilk şebekeye bağlı Fotovoltaik Sistem Muğla Belediyesi tarafından kullanılmaya başlandı.
“Sonsuz Kaynağımız Güneş” Projesi hakkında açıklama yapan Muğla Belediyesi proje sorumlusu İnşaat Mühendisi (Enerji uzmanı) Ayşegül Kıyak, “Muğla’nın güneşlenme süresi hem bölgenin hem de Türkiye ortalamasının üstündedir. Yenilenebilir enerji bilincinin yaygınlaştırılması konusunda yerel yönetimlere büyük görev düşmektedir. Muğla Belediyesi olarak çevre bilincini arttıracak diğer projelerimiz gibi bu projemizde bizim için büyük önem taşımaktadır.
Muğla Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün ise proje ile ilgili olarak şunları söyledi: “Sonsuz Kaynağımız Güneş projemiz, Türkiye’de ilk defa kabulü yapılıp onay alan güneş enerji santralidir. Belediye olarak çevre bilinci konusuna çok fazla önem veriyoruz. Gelecek nesillere temiz ve yaşanılabilir bir dünya bırakmak en büyük görevimiz. Kentimizde çevre bilincini arttırmak için herkese örnek olacak projelerimiz devam edecek. Fotovoltaik, güneş pilleri ya da dizinleri sayesinde ışık kaynağından, çoğu zaman güneşten elektrik elde etme yöntemidir. Muğla ve çevresi coğrafi konumunun getirdiği avantaj sayesinde yüksek güneş enerjisi potansiyeline sahiptir. Muğla’da günlük ortalama güneşlenme süresi Türkiye ortalamalarının üzerindedir. Bu sistem sayesinde, yılda 106,6 ton karbondioksit gazı salınımının önlenmesi ile yılda 320 adet yetişkin ağaç kurtarılacaktır.”
Konya Karapınar Güneş Enerjisi Santrali
Geçtiğimiz Mart ayında Konya Karapınar'da kurulacak bin megavatlık güneş enerjisi santrali için yapılan ihaleyi Kalyon ve Güney Koreli Hanwha Ortak Girişim Grubu kazandı.
İhale sonrasında yapılacak proje kapsamında, Türkiye'de yılda minimum 500 megavat fotovoltaik modül üretim kapasitesine sahip fabrika kurulumu gerçekleştirilecek ve 10 yıl boyunca da Ar-Ge yapmak şartıyla Karapınar YEKA’da bin megavatlık bağlantı kapasitesi tahsisi yapılacak.
Dünyanın geceleri de çalışabilen ilk güneş enerjisi santralı İspanya’nın Endülüs bölgesindeki Fuentes köyünde hizmet veriyor.
RÜZGAR ENERJİSİ
Rüzgâr enerjisi, güneş radyasyonunun yer yüzeylerini farklı ısıtmasından kaynaklanır. Yer yüzeylerinin farklı ısınması, havanın sıcaklığının, neminin ve basıncının farklı olmasına, bu farklı basınç da havanın hareketine neden olur. Rüzgâr enerjisinden elektrik üretmek için rüzgâr tribünleri, mekanik enerji yaratmak için yel değirmenleri veya kuyu pompalama için rüzgâr pompaları veya gemileri yürütmek yelkenler kullanılır.
Rüzgâr enerjisi günümüzde Dünya’nın elektrik ihtiyacının %2’sini karşılamaktadır. Rüzgâr tribünü teknolojilerinin diğer elektrik üretimi teknikleriyle kıyasla çevreye zararlı etkisi çok azdır. Karada kurulan rüzgâr santrallerinde tarım ve hayvancılık devam ettirilebilmektedir. Bunun dışında rüzgâr santralleri fosil kaynaklı santralleri gibi soğutma suyuna ihtiyaç duymamaktadır.
Türkiye'de Rüzgar Enerjisi ve Elektrik Üretimi
Türkiye ise bu konuda diğer ülkelere göre çok avantajlı bir konumdadır, çünkü rüzgar enerjisi bakımından çok ciddi bir potansiyel barındırmaktadır. Tahmin edilen potansiyel yaklaşık 60.000 MW’tır. İlk olarak 1998 yıllarında yapımına başlanan rüzgar santralleri toplamda 8.7 MW kurulu gücündeydi, 2005 yılına kadar bu tablo oldukça durağan olup yeterli ilgiyi göremediği için bu alana neredeyse hiç yatırım yapılmamıştır. Ancak 2005 yılında meclisin konuyu ele almasıyla birlikte elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarını devreye sokan yasa meclis genel kurulundan geçmiştir.
2005-2009 yılları arası yaklaşık 500 MW bir artış sergilemiştir. 2010 yılında bu yatırımların daha da önünü açabilecek ve yatrımcıları bu alana yönlendirecek olan YEK yasası yürürlüğe girmiştir. Son 2 -3 yılda yatırımlar giderek hız kazanmış ve Temmuz 2012 itibariyle 2.000 MW’ı aşmış durumdadır. Türkiye’nin toplam kurulu gücü 56.471 MW düzeyindedir, rüzgarın payı ise %3.5 civarlarındadır. EPDK tarafından 114 projeye lisans verilmişken 94 proje lisans almayı beklemektedir. 2023 yılına kadarki hedef, rüzgar kurulu gücünde 20.000 MW ‘a ulaşmaktır.
Avantajları
Rüzgar enerjisinin yukarıda belirttiğim gibi dünya ve Türkiye açısından birçok getirisi vardır. Öncelikle temiz ve yenilenebilir bir enerji kaynağı olan rüzgarın karbon emisyonu, çevre kirliliği gibi dezavantajları yoktur. Ülkemizde rüzgar kurulu gücünün artması, dışarı olan enerji bağımlılığın azalması demektir aynı zamanda bu sektörün gelişimi istihdam alanı yaratacaktır. Diğer yandan yerli kaynakların kullanımı ve değerlendirilmesi için rüzgarın önemi bir kez daha anlaşılmaktadır.
Sonuç
Sonuç olarak bu kaynağın değerlendirilmesi hem insanlık hem de ülkemiz açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Devlet olarak yasalarla ve çeşitli teşvik mekanizmaları ile yerli ve yabancı yatırımcıların önünü açarak bu alana yönlendirilmelidir. İlgili devlet kurumları arasında koordinasyon sağlanıp sektörde çeşitli işbirlikleriyle rüzgar enerjisinde kurulu gücü artırmak hedef olmalıdır aynı zamanda yerli türbin üretiminde atılacak adımlar hızlandırılmalıdır. Belirlenen hedeflere ulaşmak için gerekli yatırımları sağlamak gereklidir. Enerjide bağımsız ve daha güçlü bir konuma gelmenin yollarından birisi de rüzgar gücünden geçmektedir.