İstanbul’da Huzur ve Mutluluğun Adresi: Kuzguncuk

KAMİL ERYAZAR Ben Kuzguncuk'ta Yeşil bir Dal buldum Ona Tutundum Can Yücel Kentin trafiğinden, kalabalığından, gürültüsünden, karmaşasından bunaldıysanız kaçamağı uzaklarda aramayın. Gizli cennet Kuzguncuk’ta aradığınız huzur ve mutluluğu b...

İstanbul’da Huzur ve Mutluluğun Adresi: Kuzguncuk (8 Temmuz 2015)

KAMİL ERYAZAR

Ben

Kuzguncuk'ta

Yeşil bir

Dal buldum

Ona Tutundum

Can Yücel

Kentin trafiğinden, kalabalığından, gürültüsünden, karmaşasından bunaldıysanız kaçamağı uzaklarda aramayın. Gizli cennet Kuzguncuk’ta aradığınız huzur ve mutluluğu bulacaksınız.

Çarpık kentleşme ve rant savaşı dünyanın en güzel kentlerinden biri olan İstanbul’un doğal ve tarihi değerlerini hızla yok ediyor. Giderek daha kalabalıklaşan, yeşili azalan ve hızla betonlaşan, trafiği insanı çıldırtan, gürültü ve karmaşasıyla yaşanmaz bir kent oluyor İstanbul.

Türkiye’nin en büyük kenti ve dolayısıyla da en büyük iş merkezi olan bu kentten işi-gücü bırakıp kaçıp gitmek de çok kolay değil. Herkesin yaptığı gibi siz de ‘kaçış planlarınızı’ şimdilik emekliliğinize erteleyin.

En azından hafta sonları biraz rahat nefes almanızı sağlayacak, huzur ve mutluluğu duyumsatacak, İstanbul içinde ulaşımı kolay günübirlik kaçamak önerilerimize kulak verin.

Bunlardan biri de, İstanbul’un Anadolu yakasında Boğaz kıyısındaki en eski semtlerden biri olan, kimliğini ve doğallığını büyük oranda koruyabilmiş Kuzguncuk.

Kuzguncuk, Üsküdar Meydanı’na çok yakın. Yürüyerek rahatlıkla gidebilirsiniz.

Tarihi sokaklarındaki Cumbalı Osmanlı evleriyle kendinizi eski İstanbul’da, taş Rum evleriyle de bir Ege kasabasında hissedebilirsiniz. Her evin önünde balkon ve terasında rengarenk çiçekler var.

Bu özelliğiyle birçok film ve televizyon dizisinin de doğal seti. Perihan Abla, Ekmek Teknesi gibi bir zamanların efsane televizyon dizilerinin de bu şirin semtte çekildiğini belki anımsarsınız.

Az da olsa otomobiller ve trafik ne yazık ki bu sokaklarda da var.

Çınaraltı

Kuzguncuk denildiğinde ilk akla gelen yer, bir zamanlar Can Yücel'in mekanı olarak sayılan kahvenin de (şimdilerde ‘kafe’) bulunduğu, adını üzerindeki asırlık çınardan alan minik parktır. Giderseniz burada soluklanıp, Boğaz’a karşı bir çay ya da közde bakır cezvede pişmiş bir Türk kahvesi içmeyi ihmal etmeyin.

Parktaki kahveye İstanbul’un en eski balık meyhanelerinden biri olan İsmet Baba komşuluk etmektedir. Hemen yanında da Kuzguncuk iskelesi vardır. İsmet Baba’da taze balık ve mezeler eşliğinde rakınızı yudumlarken iskeleye yanaşan emektar Şehir Hatları vapurlarını izlemek ise ayrı bir keyiftir.

Sahilden içeriye doğru sokak aralarına girdiğinizde ise sevimli küçük dükkanlar ve güler yüzlü esnafla karşılaşacaksınız. Resim ve heykel atölyelerini görünce de şaşırmayın!

Kuzguncuk, Datça’ya taşınmadan önce Can Baba’nın da (Yücel) İstanbul’da yaşadığı ve çoğu şiirine esin kaynağı olmuş bir yer.

Can Yücel dışında, Oktay Rifat, Rıfat Ilgaz, heykeltıraş Kuzgun Acar, Sevim Burak Kuzguncuk’ta yaşamış sanatçılar arasındadır. Oyun yazarı Göngör Dilmen, oyuncu Uğur Yücel, Hülya Koçyiğit de Kuzguncuk’ta oturmuş sanatçılardan.

Nazım Hikmet’in teyzesi Sâre Hanım da Kuzguncuklu ve dolayısıyla büyük şairin çocukluk günlerinde Kuzguncuk’un ayrı bir yeri var.

Beykoz’da oturmalı

Beykoz’da çalışan adam.

Fakat Kuzguncuk şirin yerdir

Ve gayet nefis yapar gül reçelini

Pansiyoncu Madam

Ve kızı Raşel…

Aynada bir kartpostal:

Bir manzara Nis şehrinden.

İskemle, karyola, konsol…

Ve Denize nazırdı pencereleri…

Güneşte tavana suların ışıltısı vurur,

Karanlık şilepler geçerdi geceleri

İnsanı olduğu yerde

Eli böğründe bırakarak…

Selim’in odası havadardı.

Kırmızı yazmalar kururdu yandaki boş arsada.

Sağda Cevdet Paşa yalısı.

Yalıda bir tavus kuşu

Bir de Mebrure Hanım vardı.

Mebrure Hanım

Tafta entariler giyerdi.

Çok ihtiyardı

Ve mavi gözleri kördü.

Tentene işlerdi Mebrure Hanım.

Uyanır bir beyaz güle başlar,

Uyurken dağıtırdı gülünü…

Merhum Cevdet Paşa yalısında

Mebrure Hanımı unutmuşlardı…

Beykoz’da oturmalı

Beykoz’da çalışan adam.

Fakat Kuzguncuk şirin yerdir

Ve kırmızı yazmalar kuruyan boş arsadan

Dünyayı zapta gidecek olan

Pulsuz balıklar gibi çıplak çocukların

Her akşam dinlerdi çığlıklarını Selim…

Nazım Hikmet

Buket Uzuner’in yazdığı “Kumral Ada Mavi Tuna” romanında da, roman kahramanları Tuna ve Aras’ın doğup büyüdükleri semttir. Everest yayınlarından çıkan kitabın kapağında Kuzguncuk iskelesinin yanındaki minik Çınaraltı Parkı’nın fotoğrafı vardır.

Gülsüm Cengiz “Boğazdaki Mutlu Çocuk – Kuzguncuk” kitabında Kuzguncuktaki çocukluk ve gençlik dönemlerini kaleme almıştır. Nedret Ebcim ise “Üç Dinin ve Ünlülerin Buluştuğu Semt Kuzguncuk” adlı kitabında Kuzguncuk’un tarihine, burada yaşayanlarla yaptığı röportaj ve öykülere yer vermiştir.

Dinlerin kardeşçe bir arada yaşadığı bir ‘dünya köyü’

Üç dinin buluştuğu Kuzguncuk’ta biri Ermeni, biri Rum kilisesi olmak üzere iki kilise, bir cami, bir de havra vardır ve yan yana duran bu kutsal mekanlar, semtteki hoşgörü ve huzurun birer simgesi olarak belki de dünyaya dinler arası uzlaşı mesajı vermektedir. Bunun en somut örneği ise, zamanında cami yapılması için yer bulunamadığında kilisenin bahçesinden cami yapılması için yer verilmesidir.

Kuzguncuk Bostanı

Kuzguncuk Bostanı, namı diğer İlya'nın Bostanı, Kuzguncuk halkının gözbebeğidir. Sadece Kuzguncuk’un değil İstanbul’un da son kalan yeşil alanlarından biridir. Her 10 yılda bir bu bostan birilerine rant olsun diye yok edilmeye çalışılır ancak halk da sonuna kadar savunmaya kararlıdır.  Çünkü Bostan Kuzguncuk mahallesinin nefesidir. Orada toprağa, doğaya, yeşile tutunur mahalle. Asırlık ceviz, incir, nar ve diğer meyve ağaçlarının gölgesinde sembolik de olsa domatesini, biberini, salatalığını, marulunu, patlıcanını, kabağını, fasulyesini yetiştirir. Bayramlar, Hıdrellezler, şenlikler burada kutlanır.

İstanbul Boğazı’nın ender kalan yeşil alanlarından olan ve 30 yıldır betonlaşma kaygısıyla çeşitli eylemlere sahne olan Kuzguncuk Bostanı’nın yarısı artık çocukların oldu. Geçtiğimiz yıl Üsküdar Belediyesi’nin çalı temizliği diyerek bazı ağaçları budaması üzerine Kuzguncukluların başlattığı ağaç nöbeti tarafların masaya oturmasıyla sonu bulup, uzlaşı projesiyle ortaya çıkan Kuzguncuk Bostanı Projesi sonunda hizmete açıldı. 16,5 dönümlük bostan ilk olarak yeni yüzüyle Üsküdarlı çocuklarla buluştu.