2024 DİJİTAL PAZARLAMA REHBERİ1 sene ÖNCE
2024 DİJİTAL PAZARLAMA REHBERİTwitter’da paylaşılan ve adını taşıyan yalan yanlış sözlere müdahale etmek için zorunluluktan Twitter kullanıcısı olan ancak bunun dışında sanal hayat yerine gerçek hayatı, dijital ekranlar yerine kağıt ve kalemi tercih eden Sunay Akın, Bilgi Çağı’na verdiği röportajda düşüncelerini açıkladı.
Sunay Bey, bir süredir gördüğümüz kadarıyla Twitter’ı kullanıyorsunuz. Bu mecra hakkındaki izlenimlerinizi merak ediyoruz. Nasıl buldunuz Twitter’ı?
Benim adımı taşıyan o kadar saçma sapan, arabesk sözler dolaşıyordu ki müdahale etme gereğini duydum. Twitter’i kullanmamdaki ilk adım böyle oldu… Yani tamamıyla temizlik amacıyla başladım. Gel gör ki kendimi daha büyük bir cümbüşün içinde buldum! Şimdiki amacım, kitaplarımla, sahne oyunumla ya da televizyon programımla yapmak istediğimle örtüşüyor: Karanlığa ışık taşımak!..
Twitter’i tamamen hayatın içine bilgi katmak için kullanıyorum. Bunlar, 140 dokunuşla verebileceğiniz şaşırtan, güldüren, düşündüren bilgiler… İştah açıcı şeyler de diyebiliriz. Bilime, sanata, kitap okumaya yönelik iştah açıcı bilgiler!
Sosyal medyanın Facebook, Pinterest, Instagram gibi diğer sevilen mecralarına hiç göz attınız mı?
Hayır. Bunları yapmaya zamanım da yok. Ben kütüphanesinde çalışan, yazan, araştıran bir edebiyatçıyım. Bunun dışında İstanbul Oyuncak Müzesi’ne zaman ayırıyorum… Tek kişilik sahne oyunumu, televizyon programını, yurtiçi ve yurtdışında katıldığım sayısız daveti de katarsanız bu tür mecralara zaman ayıramayacağım ortadadır. Zaten benim mecram kitaplar, müzeler, kütüphaneler, antikacılardır.
Düzenli bir internet kullanıcı mısınız? İnternette nasıl zaman geçiyorsunuz?
Hiç kullanmıyorum. Düzensiz, obur bir kitap ve müze kullanıcısıyım!
Siz kitaplarla yaşayan birisiniz, e-kitap konusunda ne düşünüyorsunuz? Bugün plakların, kasetlerin başına gelen şey gelecekte de bizim çok sevgili kağıttan yapılma kitaplarımızın başına gelecek mi?
e-kitap denilince aklıma 1957-68 yılları arasında, Ürgüp’te köylere eşekle kitap taşıyan Mustafa Güzelgöz geliyor.
Bence ‘e-kitap’ı o başlattı!.. İbrahim Müteferrika’nın matbaasına karşı çıkıp divitlerini tabut içine koyarak protesto edenlerin yanında yer almak istemem ama ben kâğıtla ve cebinde taşıdığı telefon jetonuyla mutlu olan biriyim.
Uçaktaki pervanenin yerini jet motorların alması gibi kâğıdın yerini de cam ekranların aldığını görüyorum. Ama bizim gibi kitap okumayan toplumlarda insanlar okusun da varsın böyle okusun!
İnternetten edindiğiniz bilgiye güvenir misiniz?
Hiç kullanmıyorum ama üniversitede ders verdiğim yıllarda öğrencilerimin kaynak olarak gösterdiği sitelere baktığımda hatalar olduğunu görmüştüm. Bunu söylerken internetin güvenilmez olduğunu asla söylemiyorum. Bilgi konusunda zaman içinde kendini temizleyecek ve daha doğru bir kaynak haline gelecektir.
İnternetten alışveriş ya da bankacılık işlemleri, seyahat bileti vs işlemlerini yapıyor musunuz?
Bunları ben yapmıyorum. Asistanlarım ve müzemizde görevli arkadaşlarım yardımcı oluyorlar. Bunların tümünü kullanıyorlar. Eskisi gibi bankaya ya da bürolara gidip kuyruk beklemediğimiz, yolda zaman kaybetmediğimiz çok açık!..
Severek gezindiğiniz siteleri varsa bilmek isteriz.
Yok böyle bir site. Zaten ben, şehirde de sitelerde değil mahallelerde gezmeyi, esnafla sohbet etmeyi severim. Eski bir berber ya da terzi görsem dünyalar benim olur.
“Oysa içinde telefon olan fotoğraf makinelerimizle övünmeliydik!”
Kullandığınız telefondan internete bağlanıyor musunuz? Sizce insanlar gittikçe cahilleşirken telefonlar mı akıllanıyor…
Ne güzel bir söz: İnsanlar cahilleşirken telefonlar akıllanıyor… Toplumumuz için bunu belki söyleyebiliriz ama Japonya’da böyle bir konuyu tartışamayız! İnternet kullanmadığım için telefonumu bu yönde kullanmıyorum.
Sadece telefonla fotoğraf çekmek çok komiğime gidiyor. Sesten hızlı giden uçak yaptık… Amacımız ışık hızını aşmak… Ama ışığı yakalayan fotoğraf makinesi telefona mahkum oldu! Oysa içinde telefon olan fotoğraf makinelerimizle övünmeliydik!
Teknoloji nedir acaba, ne dersiniz?
Kültür bilimcileri insanların dağları taklit ederek mabetler yaptıklarını söylüyor. Bugün geldiğimiz yer bilgisayar… Ne diyorduk o küçük alete: Mouse… Biz de bir söz var: Dağ fare doğurdu!