Yıllar sonra İstanbul’a kar fırtınası geliyor! Hazır mısınız?4 sene ÖNCE
Yıllar sonra İstanbul’a kar fırtınası geliyor! Hazır mısınız?İstanbul’un kuzey bölgesinde Karadeniz kıyısına yapılacak üçüncü havalimanı için hazırlanan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunda doğanın yok olması ve oluşacak çevre sorunları bakımından ürkütücü saptamalar var
Çevresel Etki Değerlendirme(ÇED) raporunu göre; havalimanının yapılması halinde kirlilik artacak, canlı yaşamı yok olacak, 657 bin ağaç zaruri olarak kesilecek. Proje alanının yüzde 80’inin orman alanı olduğuna dikkat çekilen raporda, bölgedeki heyelan riskine ve derelerin tahrip olma tehlikesine de vurgu yapıldı.
Yapılması planlanan İstanbul Bölgesi 3. Havalimanı projesinin çevreye etkisiyle alanın projeye uygunluğunun incelendiği rapor, Ak-Tel Mühendislik tarafından hazırlanarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunuldu. Bakanlığın geçtiğimiz günlerde internet sitesinde yer alan rapora göre proje, orman ekosisteminden su ekosistemine geri dönüşü olmayan doğa tahribatı yaratma riski taşıyor. Yolcu kapasitesi 150 milyon olarak hesaplanan ve 4 etap halinde yapılarak 2038 yılında bitirilmesi planlanan 6,7 milyar lira bedelindeki proje için raporda şu ifadeler var;
Yüzde 80 orman alanı
Proje alanı toplam 7 bin 650 hektardır. Alanının 6 bin 172 hektarı orman, 1180 hektarı madencilik ve diğer kullanım, 660 hektarı göl, 236 hektarı mera, 60 hektarı kuru tarım, 2 hektarı fundalık alan. Alanın önemli bir kısmında Arnavutköy Kuzey Ormanları yer almaktadır. Aynı zamanda 3. Köprü ulaşım koridoru da bu ormanların içerisinden geçerek orman alanını kuzey güney yönünde ikiye bölmektedir. Düşey ekolojik koridorlardan biri olan Terkos-Haliç ekolojik koridoru da bu alanın içerisinden geçmektedir. İçerisinde iğde yapraklı, geniş yapraklı ve karışık ağaçların bulunduğu bu ormanlar İstanbul’a yerleşim karakterini veren kuzey rejiminin önemli bir bileşenidir.
Alandaki toplam ağaç adedi 2 milyon 513 bin 341. Kesilmesi zaruri ağaç miktarı 657 bin 950 adettir. Alandaki 1 milyon 855 bin 391 ağaç ise taşınabilecek durumdadır. Faaliyet alanında rastlanan ağaç türleri, maritima çamı, fıstıkçamı, kızılçam, karaçam, meşe, gürgen, dışbudak, ıhlamur, akçaağaç ve sedirdir.
Canlı yaşamı tehlikede
Araç trafiğinin artması ve kentleşmenin bu bölgeye yönelmesinden dolayı alanın mevcut kirlilik yükünün artması bekleniyor.
Projenin gerçekleşmesi durumunda alanda floristik açıdan büyük bir habitat ve biyomas kaybı yaşanacaktır. Yapılması planlanan üniteler için (pist, apron, üst yapılar vb.) hafriyat çalışmaları doğal ekosistemi (orman alanları, 70 adet canlı yaşamı barındıran göl ve göletler, akar ve kuru dereler, tarım alanları, mera alanları) ortadan kaldıracaktır. Ünitelerin inşa edilmesiyle birlikte bu alanların doğal bitki örtüsü ve doğal özelliği ortadan kalkmış olacaktır.”
Proje sahası içerisinde maden işletmelerinin oluşturduğu 70 adet göl, gölet ve gölcük bulunmaktadır. Proje inşaat aşamasında göl ve gölet suları kullanma ve sulama suyu olarak kullanılacaktır. Daha sonra hafriyat ve dolgu malzemesi ile doldurulacaktır. Dolayısıyla sulak alan vasfını yitirecek olup, bu alanlar ve yakınlarındaki sucul yaşam ve canlı yaşam yok olacaktır.
Proje alanı sınırı, batısında yer alan Terkos Gölü sınırına 2,5 km uzaklıkta. İstanbul’un içme suyu kaynağı olan Terkos Gölü’nden ve Istranca derelerinden temin edilen sular, yapılması planlanan proje alanı sınırları içerisinden geçen aktarma kanalları sayesinde İstanbul’un güneyine aktarılmaktadır. Terkos barajı ve Alibey barajını besleyen dereler tehlike altında kalacak.
‘İstanbul için onarılmaz bir tahribat yaratılacak’
* İstanbul Üniversitesi Orman Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Kadir Erdin raporla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Burada sadece insan-doğa dengesi değil ekosistem de tahrip ediliyor. Ekosistem kendiliğinden yüzyıllar boyu oluşan bir sistemdir. Bu rantı bugün yaşayanlar kullanır ve yararlanır, gelecek kuşaklar için ise yapılan hesaplar tamamen yanlıştır. Bu bölgede açık saha maden işletmeciliği aşılması güç de olsa onarılabilir bir tahribattı ama bu havaalanı ile İstanbul için onarılamaz bir tahribat yaratılacak.”
* Boğaziçi Üniversitesi Çevre Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Günay Kocasoy: “Doğanın dengesinin ve ekosistemin tahribatının bu denli yüksek olacağı söylendiği halde neden projede ısrarlı olunuyor anlamak mümkün değil. İstanbul için susuzluk tehlikesiyle burun burunayken barajları besleyen akarsuların kurutulması ve tahrip edilmesi doğa için geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabilir. Yeşilden yoksun olduğunu söylediğimiz bir şehrin yeşil kalan alanlarını daha özenle korumamız gerekiyor. Projenin yapımı aşamasındaki doğa tahribatının yanında sonrası için de kentleşme ve ulaşım aktiviteleriyle de tahribat devam etmiş olacak.”
Kuşlara geniş önlemler
Hava araçlarına kuş çarpmasına yönelik alandaki risklerin de değerlendirildiği raporda, alandaki kuş hareketliliğini azaltmak için, yiyecek içecek kaynaklarının ortadan kaldırılması, tarımsal faaliyetlerden kaçınılması ve meyve veren ağaçların yetiştirilmemesi gibi önerilerde bulunuldu. Bir bölümü maden sahası olan alandaki heyelan riskiyle ilgili de şu ifadeler var: “Proje alanı sınırları içerisinde ve alanın güney batısında yer alan hafriyat döküm alanı ve çevresinde toprak kayması ve heyelan hareketleri görülmektedir.”
Araç trafiği yoğunlaşacak
Projenin ekonomik ömrü 100 yıl olarak planlanmıştır. İşletme kapasitesi 150 milyon yolcu/yıl’dır. Günlük yolcu kapasitesinin ise yaklaşık 411 bin yolcu olacağı öngörülmektedir. İşletme aşamasında havalimanına yolcu taşıma için yaklaşık 2 bin adet orta yüklü ticari taşıtın ve ortalama 100 bine yakın otomobilin giriş-çıkış yapması öngörülmektedir.
Milliyet / Arif Balkan – Burcu Ünal