Facebook’un İsveç’teki Dev Veri Merkezi

Bilişim bulutları ne kadar temiz ve değirmenin suyu nereden geliyor?! İnternete bağlanır bağlanmaz Google’da yaptığınız aramalar, Facebook’daki güncellemeler ve diğer tüm işlemler için harcanan elektriğin boyutlarını, herhalde hiç düşünmezsiniz. Ama artık bu maliy...

Facebook’un İsveç’teki Dev Veri Merkezi (20 Haziran 2013)

Bilişim bulutları ne kadar temiz ve değirmenin suyu nereden geliyor?!

İnternete bağlanır bağlanmaz Google’da yaptığınız aramalar, Facebook’daki güncellemeler ve diğer tüm işlemler için harcanan elektriğin boyutlarını, herhalde hiç düşünmezsiniz. Ama artık bu maliyeti düşünmenin zamanı geldi!

Bilgisayarlardaki internet trafiğini yöneten bilgi işlem merkezlerinin, doymak bilmeyen elektrik tüketicileri olduğu ortaya çıktı.

Çevre konusunda kampanyalar yürüten Greenpeace’in, birkaç yıl önce yaptırdığı araştırmaya göre küresel düzeyde elektrik harcamasının yüzde 2’si bu merkezlerde yapılıyor.

Şimdiki tüketim düzeyinin bundan daha yüksek olduğu, bilgisayarlarla yürütülen faaliyetlerin giderek bulut bilişime yöneleceği ve bilgi işlem merkezlerindeki yoğunluğun gelecekte defalarca katlanacağı düşünülüyor.

Çevreciler de bu eğilimin iklim üzerinde yaratabileceği değişikliklerden büyük kaygı duyuyor.

Küresel ısınmaya yol açan karbon dioksit salımlarının başlıca nedeni, elektrik üretiminde mineral yakıtların kullanılması.

Dev boyutlardaki elektrik faturaları da, bilgi işlem merkezlerinin yöneticilerini kara kara düşündürüyor.

DURUM GÜNCELLEMELERİ

Sosyal paylaşım sitesi Facebook, bu iki soruna da çare olabilecek bir öncü adım attı ve ilk kez ABD dışında, İsveç’in Lulea kentinde dev bir bilgi işlem merkezini hizmete soktu.

Lulea projesi Facebook’a, çevre sicilini parlatma olanağı verecek. Zira yeni işlem merkezi, tamamiyle, kurulduğu yerin yakınındaki hidroelektrik santrallerde üretilen yenilenebilir enerjiyle çalışıyor. Merkez, Kuzey Kutbu’nun altındaki mevkisinden de yararlanacak şekilde tasarlandı.

Burada Facebook, tam sayısını açıklamasa da, onbinlerce olduğu düşünülen sunucularının ısınmasını doğal şekilde önleyebiliyor. Bu da büyük bir elektrik tasarrufu sağlıyor.

Facebook’un Avrupa’daki kullanıcılarından biriyseniz, o andaki durumunuzu güncellediğinizde, bir fotoğraf yüklediğinizde veya başka bir faaliyette bulunduğunuzda, bu işlem büyük olasılıkla Lulea’daki merkezden geçiyor.

Lulea’daki merkezin görüntüsü pek çekici değil. 30 bin metre kareye yayılmış, dört buçuk futbol sahası boyutlarında, kasvetli bir griye boyalı, büyük bir depoyu andıran bir yapı bu.

Facebook’un halkla ilişkiler ekibi, bu tür istatistik bilgilerini seviyor anlaşılan. Sık sık tekrarlanan bir diğer veri de, Facebook’a her gün 350 milyon fotoğrafın yükleniyor olması…

Bu denli yüksek boyutlarda bilgi işlemi nedeniyle, Facebook’un yeni bir sunucu merkezine gerek duymasına şaşmamak gerek.

Peki ama, neden İsveç’in kuzeyinde, uzak bir yörede kuruldu bu tesis?

Facebook’un küresel bilgi işlem merkezi başkanı Tom Furlong, bu kararı almalarının ardındaki nedenleri açıklarken “olmazsa olmaz” ve “olsa iyi olur” diye gördükleri unsurlar bulunduğunu anlatıyor.

‘OLMAZSA OLMAZ’LAR VE ‘OLSA İYİ OLUR’LAR

“Olmazsa olmaz”ların başında kesintisiz enerji ve iyi internet bağlantısı geliyor. İsveç’in bu bölgesinde iki ayrı ve son derece güvenli elektrik şebekesi bulunuyor.

Burada kayda değer son elektrik kesintisi 30 yılı aşkın süre önce oldu. Ayrıca bölgede adeta sınırsız bir hidroelektrik kapasitesi mevcut.

“Olsa iyi olur” listesinin başındaysa, mineral yakıtlara dayalı olmayan iklim-dostu enerji kaynakları kullanılması yer alıyor.

Hatta elektriği kullanmama fırsatı bile doğabiliyor.

Bilgi işlem merkezlerindeki sunucular tropik bölgelerde yaşayan insanlar gibi bir bakıma. Klimadan hoşlanıyorlar, fazlaca ısındıklarında bundan rahatsızlık duyuyorlar.

Lulea gibi bir kuzey yöresinin avantajı, çoğunlukla soğuk bir yer olması değil, hemen hiçbir zaman çok sıcak olmaması.

Lulea’da sıcak günlerin hemen hemen hiç yaşanmaması, buradaki bilgi işlem merkezinin, yüksek enerji ve pahalı soğutma sistemleri kullanılan ortalama bir merkeze kıyasla, % 70 daha düşük enerjiyle çalışabilmesini sağlıyor.

Facebook, bilgi işlem merkezlerinin enerji alanında nasıl verimli hale getirilebileceği konusunda topladığı bilgileri, başka işletmelerle açık bir şekilde ve para almaksızın paylaşabileceğini de kaydediyor.

ÇEVRECİLERİN BASKISI

Çevre örgütü Greenpeace International’ın üst düzey bilişim teknolojisi danışmanı Gary Cook, Facebook kullanıcılarının yakınlarda yürütülen bir kampanyada, kömürün enerji kaynağı olarak kullanılmasına karşı çıkmaları üzerine, şirketin bilgi işlem merkezlerinde yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme kararı aldığını belirtiyor.

Cook “ABD’de ve dünyanın diğer birçok ülkesinde bilgi işlem merkezleri ucuz elektrik kaynaklarına yöneliyor. En ileri 21. yüzyıl teknolojilerini, 18. yüzyıldan kalma kömür teknolojisine yaslamak, büyük bir sorun.” diyor.

Greenpeace, son dönemlerde Apple, Facebook ve Google gibi önde gelen şirketlerin, bu sorunlarla baş etmede önemli adımlar attığına işaret ediyor.

Örneğin Google, rüzgar enerjisine büyük yatırım yapıyor.

Ama çevreciler, internet üzerinden her türlü ürün satışı yapan Amazon’un henüz bu alanda adım atmadığına işaret ediyor.

Ancak birçok bilgi işlem şirketi de rüzgar enerjisi kullanılmasında ısrar edebilecek veya faaliyetlerini soğuk iklimlere kaydırabilecek durumda değil.

Örneğin orta boyutlu şirketler, bilgi trafiğinin hızı büyük önem taşıdığından, coğrafi olarak, hizmet verdikleri müşterilerine yakın olmak zorunda.

Ama bu tür işletmeler de elektrik tüketiminin nasıl düşürülebileceği konusunda ufak ve pratik kimi önlemlere yöneliyor.

BBC Türkçe / Mark Gregory / İsveç

Greenpeace’nin Bloomberg’te yayınlanan teknoloji markalarının enerji kullanım karnesi