Son pişmanlık fayda etmez!8 sene ÖNCE
Son pişmanlık fayda etmez!35 yıl oldu netekim! Bugün 12 Eylül askeri darbesi ile demokrasiye müdahale edilmişti. Acıları henüz dinmedi! 650 bin gözaltı, 1 milyon 683 bin fişleme, 171 işkencede ölüm, 50 idam ve bir açıklama: "ellerim titremedi". Erdal Eren hâlâ 17 yaşında!
Türk ekonomisini serbest piyasa ve uluslararası mali sistemle uyumlu hale getirmeyi amaçlayan 24 Ocak kararlarının topluma benimsetilmesinde ve bu projeye karşı olası sendikal muhalefetin önünün kesilmesinde 12 Eylül’ün baskıcı rejimi kilit bir rol oynadı.
Darbe, Türk siyasi yaşamında etkisi bugünlerde de hissedilen çok önemli bir dönüşümün de en önemli aracı oldu.
1970’lerin yükselen soluna, milliyetçilik ve dinle karşılık vermeyi hedefleyen Türk-İslam sentezinin devletin resmi ideolojisi haline gelmesini sağlayan önemli adımlar 12 Eylül döneminde atıldı.
Eğitim ve kültür alanları giderek bu ideoloji doğrultusunda yeniden biçimlendirilmeye başlandı.
‘Bir sağdan, bir soldan astık’
TBMM darbeleri araştırma komisyonunun 2012 yılında yayımlanan raporuna göre Evren’in önderliğinde gerçekleştirilen askeri darbede, “650.000 kişi gözaltına alındı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı. 71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı. 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.”
Bunun yanında 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
İdam edilenlerin arasında tarihe en çok damga vuran ise 17 yaşındaki Erdal Eren oldu.
Türk-İslam sentezi devlet ideolojisi oldu
12 Eylül askeri rejimi, 1970’lerde yükselen sol muhalefete karşı panzehir olarak ‘din ve milliyetçilik’i görüyordu ve bu çerçevede Türk-İslam sentezini resmi bir devlet ideolojisi haline getirmeyi hedefledi, eğitim ve kültür alanını bu amaca hizmet edecek şekilde biçimlendirdi.
‘Askeri yönetim gölgesinde acı reçete’
12 Eylül’ün hemen öncesinde yaşadığı ekonomik krizden çıkmaya çalışan Türkiye’de Demirel hükümeti, dönemin önde gelen bürokratlarından Turgut Özal’a bir plan hazırlatmıştı.
24 Ocak kararları olarak bilinen plan, IMF denetiminde ‘acı bir reçete’ öngörüyordu.
Darbeden kısa bir süre sonra ilk toplantısını yapan IMF Yönetim Kurulu’nda Türkiye’yi de temsil eden Belçikalı De Groote bir konuşma yaptı.
Gazeteci Mehmet Ali Birand, "12 Eylül Saat 04.00" isimli kitabında De Groote’nin alkışlanan konuşmasını şöyle aktarıyor:
"Son haftalarda Demirel de 24 Ocak kararlarının uygulanmasında yumuşama yapmaya başlamıştı. Oysa bu kararlar ancak sıkı bir disiplin gerektirir. Askeri yönetimle çok daha kolay bir uygulamaya gidilecektir."
Birand’ın tespitlerine göre, 24 Ocak kararlarının uygulanmasıyla, kalkınma hızı yüzde 7’den, yüzde 2’ye düştü. İşsiz sayısı 1,5 milyon arttı. Kişi başı gelir 1300 dolardan, 1000 dolara geriledi. Eylül 1984’te dolar 400 Türk Lirası düzeyine ulaştı.
İnfografiği büyütmek için üzerine tıklayınız