Halk TV’nin Satılışıyla İlgili Tüm Ayrıntılı Bilgiler5 sene ÖNCE
Halk TV’nin Satılışıyla İlgili Tüm Ayrıntılı BilgilerBir bilim adamı, bir siyasetçi ama en önemlisi hayata gülümseyerek ve gülümseterek bakan bir ‘insan’. İçtenliği, alçak gönüllülüğü, her koşulda sürekli gülümseyen yüzü ile Türk siyasetinde alışık olunmayan farklı bir kişilik…
Sevgili Erdal İnönü’yü yedi yıl önce bugün 31 Ekim 2007’de kaybetmiştik.
12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonraki dönemde Sosyal Demokrat Parti’nin Genel Başkanı (SODEP) ve Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin (SHP) Onursal Genel Başkanı ve koalisyon hükümetinde de Başbakan Yardımcılığı görevini yürüten Prof. Dr. Erdal İnönü’yü aramızdan ayrılışının 7’inci yılında sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz.
Erdal Bey’in esprili, zeki ve mütevazı kişiliğini yansıtan bazı yaşanmış anekdotları sizin için derledik. Keyifli okumalar…
GÖREMEZSİNİZ TABİİ!
Kendisini sinema çıkışında yakalayan bir gazeteci sorar:
– Sayın İnönü, sizi bu sıralar sinema salonlarında göremiyoruz pek?
– Tabii göremezsiniz sinema salonları karanlık oluyor!
ÖLÜRÜM YOLUNA
Seçmenlerden biri seçim otobüsünün önüne atılır ve Erdal Bey’e hitaben “Ölürüm yoluna” diye haykırır.
Erdal Bey cevap verir: Dur, ölme. Bir oy bir oydur!
O BENİM İŞTE!
Erdal Bey bir gün İstanbul’da taksiye binmiş. Şoför:
“Sen ne kadar Erdal İnönü’ye benziyorsun” demiş.
“O, benim” diye cevap vermiş Erdal Bey…
Şaşırmış taksi şoförü…
“Yahu” demiş, “…birisi daha var. Harbiye’nin oralarda dolaşıyor. O da aynı Erdal İnönü”.
Bunun üzerine Erdal Bey, espriyi patlatmış:
“O da benim….!”
ESKORTLARI DA HİÇ SEVMEDİ
Makam aracının önünde ve arkasında giden koruma ve yol açma amaçlı eskort araçlarını da sevemedi Erdal Bey. Arkadan gelen takip arabasının üzerinde bulunan yanardöner kırmızı mavi ışıkların söndürülmesini isterdi. Lambaların ışığı gözlüklerinde yansıyor, okumasını engelliyormuş! Önde giden aracın da garip tonlu uyarı sesi Erdal İnönü’yü rahatsız ederdi. “Kendi reklamlarını yapıyorlar” der, uyarı sesini kestirirdi.
BİRBİRİMİZİ YİYECEĞİZ
SHP Genel Başkanlığı döneminde diğer sol parti liderleri ve bürokratlarla bir restorana gider. Garsonun “Bir şey almak ister misiniz, efendim” sorusu üzerine “Teşekkürler biz birbirimizi yiyeceğiz!” yanıtını verir.
FİLM İYİ Kİ BİTTİ
SHP Genel Başkanıyken Sosyalist Enternasyonal toplantısı için Paris’e gitmişti. Beraberinde SHP Genel Sekreter Yardımcısı İstemihan Talay da vardı. Toplantıdan sonra Champs Elysees bulvarındaki bir sinemaya gittiler. Filmin öyküsü, iki mafya ailesi arasındaki çatışmaydı. İki saat boyunca beyaz perdede silahlar konuştu. İnönü film bittikten sonra koltuğundan kalktı. İstemihan Talay, “Filmi nasıl buldunuz?’ diye sordu.
İnönü cevapladı:
– Çok beğendim ama iyi ki bitti. Yoksa çok daha fazla adam ölecekti…
Kars ve Van mitinglerinden Ankara’ya dönüyordu. Sivas üzerinde uçağın pilotu “Efendim Ankara semaları kapalı. Kirli bulutlar var. İnişimiz çok güç olabilir. ” dedi. Ön koltukta gazete okuyan İnönü’nün cevabı ise şöyle oldu: “Hiç bir şey olmaz merak etmeyin. Ankara Belediye Başkanı Karayalçın çok çalışkandır. O kirli bulutları hemen temizler!”
PLATONİK AŞK
İnönü SHP Genel Başkanıyken dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ile görüşecekti. O günlerde İnönü Yılmaz’ı sert biçimde eleştiriyordu. Yılmaz, Necatibey Caddesi’nde bulunan SHP Genel Merkezi’ne geldi. SHP ile ANAP Genel Başkanları baş başa uzun bir görüşme yaptılar. Herkes sert tartışmalar yaşanmasından endişeliydi. Görüşme sonrası dönemin SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar, İnönü’ye biraz da endişe ile görüşmeyi sordu. İnönü şöyle dedi:
– Çok iyi geçti, Mesut bey partimize aşık oldu. Ama platonik!
BEN KEDİ MİYİM ?
İnönü gençlik yıllarında evinde otururken mutfaktan bir çığlık duydu. Eşi Sevinç Hanım “Erdal koş fare var’ diye bağırıyordu. İnönü istifini bozmadı ve eşine öyle seslendi:
– Ne yapayım Sevinç. Ben kedi miyim?..
ÜLKEMİ BENDEN KÖTÜLER YÖNETMESİN DİYE
Erdal Bey’e bir gün, hiç sıcak bakmadığı siyasete yıllar sonra neden girdiğini sorarlar. Yanıt müthiştir:
– Ülkemi benden daha kötüleri yönetmesin diye!
SEN BANA DEĞİL CİZRELİLER’E TEŞEKKÜR ET
Bir seçim dönemi… SHP Genel Başkanı İnönü, Diyarbakır ve Cizre’deki mitinglerde konuştuktan sonra Siirt’te halka hitap edecektir. Ancak Cizre’de bir grup protesto gösterisi yapıp parti otobüsünü taşlayınca buradaki miting iptal edilir, hiç beklenmeden Siirt’e gelinir. Seçim gezilerinde program sarkmasına alışık Siirt İl Başkanı, parti otobüsünün tam zamanında geldiğini görünce biraz şaşkın, İnönü’ye teşekkür eder. Aldığı yanıt:
– Sen bana değil, asıl Cizreliler’e teşekkür et…
ANTİDEMOKRATİK KARARLARDA OYLAMA OLMAZ
Erdal Bey fanatik bir sigara düşmanıdır, Parti Meclisi toplantılarında dumanaltı olmaktan fena halde rahatsızdır. Bir Parti Meclisi toplantısında ilk sözü:
– Bundan böyle bu toplantılarımızda sigara içilmeyecek, olunca arka sıralardan bir üye;
– Bu kararınızı oylamaya sunsak efendim, diye itiraz etmeye kalkışınca şu yanıtı aldı:
– Antidemokratik kararlarda oylama olmaz!
DURUN YAV, MESELENİN KÖKÜNE İNELİM
Seçim otobüsüyle bir yere gidiliyor. Otobüsün kornası aniden bozulmuş, ötüp duruyor. Şoför otobüsü sağa çekip durdurmuş, arızayı gidermeye çalışıyor ama nafile. Yolculardan birinin şoföre:
– Kablosunu kopar, diye akıl verdiğini duyan İnönü itiraz ediyor:
– Durun yav, koparmayın. Bir derdi var ki inliyor. Meselenin köküne inelim!
SİZDE DEVLETTE ÇALIŞAN BİRİ YOK MU?
DEP’li Sırrı Sakık, SHP’den milletvekili adayı olmak için başvurur ve İnönü’yle görüşmeye gelir:
– Hakkımda bir sürü dedikodu çıkardılar. Önceden bilesiniz; ağabeyim (Şemdin Sakık) dağda devlete karşı savaşır. Kardeşlerimden biri hapiste…
İnönü şaşırır:
– Yav, sizde hiç devlete çalışan biri yok mu?
NORVEÇ’TE BAŞBAKAN OLURSUNUZ
Gazeteci der ki:
– Sizin için Norveç’te başbakan olabilir, diyorlar.
İnönü’nün cevabı:
– Çok teşekkür ederim. Bu herhalde, Türkiye’de bu işleri beceremiyorsun, demenin kibarcası.
MASAYA YUMRUĞUNU VURUR SONUNDA
Bir miting öncesi SHP milletvekili, İnönü’ye der ki:
– Sayın Genel Başkanım siz iyi konuşamıyorsunuz, bakın Özal’a esip gürlüyor.
İnönü “Peki ne yapacağım” der. Milletvekili cevap verir:
– Konuşurken masaya yumruğunuzu vuracaksınız, biz şöyle partiyiz, şöyle yaparız, böyle yaparız, diye kükreyeceksiniz.
İnönü kürsüye çıkar, yumruğunu masaya vurur ve şöyle der:
– Biz öyle bir partiyiz ki, adamı…
Burada kesilir ve şöyle devam eder:
– Devamını bu arkadaş söyleyecek.