Bugün 23 Nisan, Neden Neşe Dolamıyor İnsan? Çünkü Bu İş Çocuk Oyuncağı Değil!

Türkiye’de kanunen yasak olmasına rağmen 1,5 milyona yakın çocuk işçi bulunuyor. Bunların en az üçte biri de ağır tarım işçiliği yapıyor. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR) ...

Bugün 23 Nisan, Neden Neşe Dolamıyor İnsan? Çünkü Bu İş Çocuk Oyuncağı Değil! (23 Nisan 2015)

Türkiye’de kanunen yasak olmasına rağmen 1,5 milyona yakın çocuk işçi bulunuyor. Bunların en az üçte biri de ağır tarım işçiliği yapıyor.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR) çocuk işçiliğiyle ilgili yayımladığı raporda çocuk işçilerin çalışma saatlerinin haftalık 54 saati bulduğu belirtildi.

Türkiye’de Çocuk İşçiliği Gerçeği Raporu-2015’te, çocuk işçilerin ücretsiz işçi ya da ucuz işgücü olarak en çok sömürülen kesimi oluşturduğu vurgulandı.

Rapora göre, Türkiye’de 1999-2006 arasında istihdam edilen çocuk sayısının 2 milyon 270 binden 890 bine düştü, ancak 2006-2012 arasında çocuk işçiliğinde azalma eğiliminin durdu. 2012 yılında çocuk işçi sayısı 893 bine ulaştı.

Mevsimlik Tarım İşçisi Çocuklar

Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun 182 no’lu Sözleşmesini imzalamış ve Mevsimlik Tarım İşçiliğinde çocuk emeğinin, çocuk işçiliğinin Türkiye’deki en kötü üç biçiminden biri olduğunu kabul etmiş olmasına rağmen, mevcut yasalar uygulanamıyor.

Mevsimlik tarım işçisi çocuklar, yılın yarısından fazla bir zaman dilimini fındıktan pancara, pamuğa, narenciyeye koşturarak geçirirken anne-babalarının kaderine mahkum, eğitim, sağlık, barınma gibi yasal ve sosyal birçok haklarından mahrum bir hayat sürüyorlar.

Her yıl, yaşadıkları kentlerden aileleriyle birlikte uzaklara giden çocuklar, ağır koşullar altında çalışmaya, okul hayatlarına veda etmeye zorlanıyor. Eğitim kesintisi, çocukları bir “yoksulluk döngüsü” içinde, anne-babalarının kaderlerini paylaşmaya mahkum ediyor.

Yaşamı Üreten Küçük Nasırlı Eller

DİSK-AR’ın çocuk işçiliği raporuna göre, 4+4+4 yasası zorunlu ilköğretim yaşını 6-13 yaş aralığına çekerken çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasına ve çocuk işçiliği yaşının 13’e kadar düşmesine neden oldu.

DİSK-AR’ın raporu çocuk emeğinin ev içine kaymaya devam ettiğini de gösterdi.

“İstihdam içinde değerlendirilmeyen ev işlerinde çalışan çocukların sayısı 1999 yılında 4 milyon 447 bin iken, 2006 yılında bu sayı 6 milyon 540 bine ulaşmıştır. 2012 yılı için ise bu rakam yaklaşık 1 milyon kişi artarak 7 milyon 503 bine yükselmiştir.

Çocuk İşçiliğinin En Kötü Biçimi

Raporun vurguladığı bazı noktalar şöyle:

* Türkiye’deki çocuk işçiliğinde artış çocuk emeğinin en kötü biçimlerinde yaşanıyor.

“2012 verilerine göre 2006 yılından bu yana çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin en yaygın olduğu ücretsiz aile işçisi çocuk işçilerin, toplam çocuk işçiler içerisindeki oranı yüzde 41’den yüzde 46’ya, sayısı ise 362 binden 413 bine yükselmiştir.

“Yine aynı kapsamda değerlendirilen tarım sektöründe çalışan çocukların sayısı da 73 bin kişi artış göstererek 326 binden 399 bine,  toplam çocuk işçilere oran ise yüzde 37’den yüzde 45’e ulaşmıştır.”

Artış Eğilimi

* Okula devam ederken çalışan çocukların sayısı 2006-2012 yılları arasında yüzde 64 oranında artarak 272 binden 445 bine yükseldi.

“Okuyan çocukların 2006 yılında yüzde 2’si ekonomik bir faaliyette çalışırken 2012’de bu oran yüzde 3’e ulaştı. Bu çocuklar arasında ev işlerinde çalışanların oranı da yüzde 43’den yüzde 50 seviyesine yükseldi. Okula devam etmeyen çocukların sayısı 2 milyon 314 binden, 1 milyon 297 bine gerilerken, okula gitmeyen çocuklar arasında ekonomik faaliyetlerde çalışanların oranı yüzde 27’den yüzde 35’e yükseldi. Buna karşın ev işlerinde çalışan çocukların sayısı bu kategoride yüzde 44’den yüzde 39’a geriledi.”

İş Cinayetleri

* İş cinayetleri çocukları da öldürüyor.

“İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre 2013 yılında yaşamını yitiren 1235 işçinin 59’u çocuk işçidir (18’i 14 yaş ve altı, 41’i 15-17 yaş arası). 2014 yılında bu sayı 54 olarak görülmektedir (19’u 14 yaş ve altı, 35’i 15-17 yaş arası). 2014 yılı için her 100 iş cinayetinden üçü çocuk işçileri bulmuştur. Yani can veren her 30 işçiden yaklaşık birisi yoksulluktan dolayı çalışan çocuk işçilerdir (İSİG 2014, İSİG 2015). Çocuk işçiler güvencesiz işçi havuzunun önemli bir kaynağıdır ve çocuk işçi cinayetleri oranının artacağı da aşikârdır.”

* Türkiye’de çalışan çocukların çalışma nedenlerinin başında yoksulluk geliyor.

Çalışma Saatleri

* TÜİK’in 2013 verilerine göre, haftalık ortalama fiili çalışma süresi okula devam etmeyen çocuklar için haftalık 54,3 saat ile Türkiye ortalamasının üstünde.

* TÜİK’in 2013 verilerinde ücretli, yevmiyeli veya kendi hesabına çalışan çocukların yüzde 52’si 2012’de aylık 400 TL’lik bir gelirle çalışmak zorunda kaldığı görülüyor.

ÇOCUK HAKLARI VE ÇOCUK HAKLARINA DAİR SÖZLEŞME

Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, tarihte en geniş kabul gören insan hakları belgesidir. 20 Kasım 1989 tarihinde onaylanan bu sözleşme sayesinde artık çocukların hakları yasalarca da tanınıyor. 20 Kasım günü tüm dünyada Çocuk Hakları Günü olarak kutlanmaktadır. Türkiye, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi 1990 yılında imzalamıştır.

Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, nerede doğduklarına, kim olduklarına; cinsiyetlerine, dinlerine ya da sosyal kökenlerine bakılmaksızın bütün çocukların haklarını tanımlamaktadır.

Sözleşme şunları kapsamaktadır: yaşama hakkı; eksiksiz biçimde gelişme hakkı; zararlı etkilerden, istismar ve sömürüden korunma hakkı; aile, kültür ve sosyal yaşama eksiksiz katılma haklarıdır.

Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, medeni, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlardaki insan haklarını en geniş biçimde tanımlamaktadır. Bu sözleşmeye yön veren temel değerler şunlardır: ayrım gözetmeme; çocuğun yararının gözetilmesi; yaşama ve gelişme; katılımdır.

Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, on sekiz yaşın altında olanları çocuk olarak tanımlayarak başlamaktadır. Sözleşmede ele alınan başlıca konular şunlardır:

• Ana–babanın rolü ve sorumluluğu; bunun ihmal edildiği durumlarda ise devletin rolü ve sorumluluğu;

• Bir isme ve vatandaşlığa sahip olma ve bunu koruma hakkı;

• Yaşama ve gelişme hakkı;

• Sağlık hizmetlerine erişim hakkı;

• Eğitime erişim hakkı;

• İnsana yakışır bir yaşam standardına erişim hakkı;

• Eğlence, dinlenme ve kültürel etkinlikler için zamana sahip olma hakkı;

• İstismar ve ihmalden korunma hakkı;

• Uyuşturucu bağımlılığından korunma hakkı;

• Ekonomik sömürüden korunma hakkı;

• İfade özgürlüğü hakkı;

• Düşünce özgürlüğü hakkı;

• Dernek kurma özgürlükleri hakkı;

• Çocukların kendileriyle ilgili konularda görüşlerini dile getirme hakkı;

• Özel gereksinimleri olan çocukların hakları:

• Özürlü çocukların hakları.