Eurovision’a bu yıl ‘mülteciler’ sorunu damgasını vurdu9 sene ÖNCE
Eurovision’a bu yıl ‘mülteciler’ sorunu damgasını vurduSavaşta harabeye dönen Kobani’de umutla başlayıp Bodrum’da ölümle sona eren ve dünyadaki herkesi insanlığından utandıran, sığınılamamış kısa bir yaşamın dramatik öyküsü
Bazen rastlantı sonucu çekilmiş bir fotoğraf karesi her şeye bedeldir. Yaşanılan çağa ışık tutar, o yılların belgesel bir simgesi olur. Bu kez de öyle oldu. DHA muhabiri Nilüfer Demir’in çektiği yürek burkan o fotoğraf, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük insan çaresizliği ve göçüne duyarsız olan dünyayı ayağa kaldırmaya yetti.
Bodrum’dan çıktıkları umut yolculuğunda su alıp ters dönen bottan düşerek annesi ve ağabeyiyle yaşamını yitiren minik Aylan’ın sıkıca tutunduğu babasının ellerinden kayıp gittiği ortaya çıktı.
Abdullah Kurdi, 4 yıl öncesine kadar Şanlıurfa’nın Suruç ilçesi karşısında Suriye’deki Kobani kasabasında berberlik yapıyordu. İç savaş ve IŞİD saldırıları nedeniyle can güvenliği olmadığı için ailesi ile birlikte kaçarak Türkiye’ye yerleşti. Bir süre sonra da İstanbul'da yaşamaya başladılar.
Türkiye’de yaşama tutunmaya çalıştılar. Ancak zorlu koşullarda bu pek de mümkün olamadı. Her geçen gün hayat daha da zorlaşıyor ve umutları da giderek tükeniyordu.
Baba Abdullah Kurdi, Facebook sayfasında Şam doğumlu olduğunu ve Türkiye'de yaşadığını belirtmiş. Son olarak da Ağustos 2014'te Üsküdar'da çekilmiş bir fotoğrafını eklemiş.
Abdullah Kurdi, halen ablasının yaşadığı Kanada hükümetinden sığınma talebinde bulundu. Ancak bu talebi reddedildi. Artık tek çare Avrupa’ya sığınmaktı.
Birçok Suriyeli sığınmacının izlediği bir yolu seçti ve “umuda yolculuk” için 10 gün önce ailesiyle birlikte Bodrum’a geldi. Elinde avucundaki tüm birikimini insan taciri kaçakçılara vererek, Yunanistan’ın Kos (İstanköy) Adası’na geçirmeleri için anlaştı.
“Ellerimden kayıp gitti”
Eşi 27 yaşındaki Zahim Kurdi, oğulları 2 yaşındaki Aylan Kurdi ile 3 yaşındaki Galip Kurdi’yi yitiren ve kendisi bitkin halde sahile ulaşan baba Abdullah Kurdi, DHA muhabiri Yaşar Anter’in aktardığı kadarıyla o korkunç geceyi şöyle anlattı:
"Daha önce iki kez organizatörlere para vermiş ve İstanköy Adası’na geçmek istemiştik. Birisinde Sahil Güvenlik ekipleri bizi yakaladı. Serbest kaldık. Diğerinde organizatörler sözünde durmadı ve botu getirmedi. Son olarak, insan kaçakçısı bizi bir Türk'e götürdü. Bu kez kendi olanaklarımız ile botu temin ederek kürek çekerek geçmeye çalıştık. Tekneyi kullanan kişi de dahil 13 kişiydik. 4-5 dakika denizde gittikten sonra bu kişi dalgaların büyüklüğünü görünce suya atlayarak kaçtı. Botu ben kullanmaya çalıştım ancak sahilden 500 metre kadar açıldıktan kısa bir süre sonra bot su almaya başladı. Ayaklarımız ıslanıyordu. Su arttıkça panik başladı. Ayağa kalkınca olanlar oldu. Can yeleklerimiz vardı ama ayağa kalkanlar nedeniyle bot birden alabora olup ters döndü. Eşimin ellerinden tutuyordum. Çocuklarım ellerimin arasından kaydı. Bota tutunmaya çalıştık. Havası gittikçe söndü. Gecenin karanlığında herkes bağırıyordu. Bu nedenle sesimi çocuklarıma ve eşime duyuramıyordum. Herkes çığlık çığlığaydı. Işıklara bakarak karaya doğru yüzmeye çalıştım. Karaya çıktığımızda eşimi ve çocuklarımı aradım bulamadım. Korkudan kaçtıklarını düşündüm, Bodrum’a geldik. Sonra şehirde buluştuğumuz noktaya gelmediklerini görünce hastaneye giderek acı haberi aldım."
“Kobani’ye geri döneceğim”
Baba Abdullah Kurdi, cenazeleri almak için geldiği Muğla Adli Tıp Kurumu’nda gözyaşlarına boğuldu. Ayakta durmakta ve konuşmakta güçlük çekerek, son olarak şunları da söyledi:
“Savaştan dolayı kaçıp geldiğimiz Türkiye’de, bütün dünyanın bizi görmesini ve duymasını istiyoruz. Ben böyle bir acı yaşadım. Biz sonraki insanların yaşamaması için bu açıklamayı yapıyorum. Ablam Kanada’da. Bu haberler çıktıktan sonra ablam Kanada’da televizyon programına katıldı. Kanada hükümetinden bu ülkeye gelebileceğim yönünde bir teklif aldım. Kanada’ya gidebileceğime dair bir teklifti bu. Ama bu saatten sonra gitmek istemiyorum. Cenazeleri Şanlıurfa Suruç ilçesi, oradan da Kobani’ye götüreceğim. Ben de bundan sonra yaşamımı orada sürdüreceğim” dedi.
Minik Aylan'ın faciadan 6 saat önce uyurken çekilen son fotoğrafı
Dün sabaha karşı umuda yolculukta batan bottan düşüp boğularak yaşamını yitiren 3 yaşındaki Kobanili Aylan Kurdi’nin denize açılmadan 6 saat önce Akyarlar sahilinde uyurken çekilen son fotoğrafına DHA ulaştı.
Minik Aylan gece yarısı yola çıkmadan Akyarlar Ali Hoca Burnu plajına yakın yerde yaklaşık 40 kişilik grup ile bekleyen Suriyeli göçmenlerin yanında plajda uyurken böyle fotoğraflandı.
“Keşke para göndermeseydim”
Aylan'ın Kanada'da yaşayan halası Tima Kurdi, ölüm yolculuğunun yaşandığı geceyi ve denizdeki korkunç anları anlattı.
Aylan'ın Kanada'da yaşayan halası Tima Kurdi, ölüm yolculuğuna ışık tutan açıklamalarda bulundu. "Keşke kaçmaları için para göndermeseydim" diyen Kurdi'nin kardeşiyle yaptığı telefon görüşmesine dair anlattıkları arasında yürek dağlayan bir ayrıntı dikkat çekti. Çocuklarını ve eşini kaybeden Abdullah Kurdi'nin Galip'in en sevdiği şeyin muz olduğunu söylediğini ve "Ben şimdi kime muz alacağım" dediğini aktardı.
Abdullah Kurdi'nin kız kardeşi olan Tima Kurdi, Vancouver'da düzenlediği basın toplantısında, çocukları Aylan ve Galip'le birlikte boğularak can veren anne Rehan'ın Yunanistan'ın Kos Adası'na geçmek istemediğini ve yüzme bilmediğini söyledi.
Bir hafta önce yaptıkları telefon görüşmesini gözyaşları içinde anlatan hala Kurdi, “Sudan çok korktuğunu, bir şey olursa yüzme bilmediğini ve gitmek istemediğini söyledi" diye konuştu.
“Tüm dünyayı suçluyorum”
"Ölmeyi hak etmediler, hak etmediler. Daha iyi bir hayat istediler. Böyle olmamalıydı. Onların başına gelmemeliydi" diyen acılı kadın, yürek dağlayan açıklamalarına şöyle devam etti: "Dürüst olmak gerekirse Kanada hükümetini suçlamak istemiyorum. Bunun için tüm dünyayı suçluyorum."
Yunanistan'a geçmeleri için aileye parayı kendisinin gönderdiğini açıklayan Kurdi, "Görüşmede ona çok üzgün olduğumu ve para göndermemem gerektiğini söyledim. Eğer para göndermeseydim, yola çıkamazdınız dedim. O da bana kendini suçlama. Sen bize Kanada'nın bizi almasının imkânsız olduğunu söyledin dedi" şeklinde konuştu.
Aylan’ın diğer bir halası ve amcası da Türkiye’de yaşıyor
Hala Kurdi'nin anlattıklarından çok dramatik bir detay daha ortaya çıktı. Bir kız kardeşlerinin de Türkiye'ye geldiğini söyleyen Kurdi, "Ona ne olduğunu bilmiyorum. Abdullah'tan duymuştum, bir kaçakçı ona da aynı rotayı önerdiklerini söylemiş. Fakat karşıya geçip geçmediğini ya da hâlâ Türkiye'de mi bilmiyoruz" dedi.
Tima ve Abdullah'ın evleri bombalandıktan sonra Kobani'den kaçan bir başka kız kardeşleri daha var. O şu anda Türkiye'de. Muhammed adındaki erkek kardeşleri de ailesiyle birlikte Türkiye'de yaşıyor.
Minik Aylan ile kardeşi ve annesi Kobani'de toprağa verildi.