2024 DİJİTAL PAZARLAMA REHBERİ1 sene ÖNCE
2024 DİJİTAL PAZARLAMA REHBERİKAMİL ERYAZAR
Dijital habercilik ve internet yayıncılığına farklı bir soluk getirerek, yeni medyada yepyeni bir sayfa açan Farklı Bir Bakış yedinci yılını kutluyor
Kaiser geziye çıkmadan önce, ‘bütün kuş beyinli uyruklarını yıkanmış paklanmış olarak’ görsün diye nazırları, gözcüleri, teşrifatçıları Almanya’nın dört bir yanına haber saldığında, Kaiser’in buyruklarına göre düzenlenmiş uydurma bir hayatı yaşamaktansa kendi oyunlarını sürdürmek isteyen çocuklar direnir, yıkanmak istemezlermiş.
Sevgili Ünsal Oskay hocamızın izinde, hayatın ‘nesnesi’ değil, ‘öznesi’ olabilmek için ‘yıkanmak istemeyen çocuklar’ olarak 7 yıl önce yola çıktık…
Uzaktan kumandalı robotlaştırılmaya karşı sloganımız, “Özgür düşünce ve bağımsız yayın”dı. Amacımız, dünyaya, topluma, hayata, insana ve pazara ‘farklı bir bakış’ açısıyla yaklaşmaktı.
Dijital yaşama ve sosyal medyaya farklı bir toplumsal bakış açısıyla eleştirel yaklaşıp, ezber bozan alternatif düşünceler ortaya koyduk.
Hayatı poptan, toptan, Facebook ile Instagram ve televizyon dizilerinden ibaret, tüm bildikleri televizyon haber spikerleri, program yapımcı ve sunucuları, internet sitesi editör ve ‘admin’leri ile dedikoducu sosyal ağ kullanıcılarının paylaştıkları, yazdıkları yorumlar ile sınırlı, okumayan, araştırmayan, sorgulamayan, bilmeyen, öğrenmeyen, öylesine yaşayıp giden kitleler ile zaten yollarımızı çoktan ayırmıştık.
Klişe dayatmalara karşı olduğumuz için popüler piyasa kültürüne inat, genel geçerli dar bakış açılarından ve yüzeysel yaklaşımlardan farklı bir içerik sunmaya çalıştık.
Sadece “habercilik” yaptık
Yaptığımız işi çok sevip bir yaşam biçimi olarak benimsediğimiz için 7/24 hep özverili çalıştık. Türkiye ve dünyadaki önemli olaylarda saatlerce uykusuz kalarak kesintisiz yayın yaptık. Bazen bu konuda ‘rekorlar’ bile kırdık. Mütevazı altyapımıza karşın çoğu zaman iç ve dış haberleri “ilk veren” medya kuruluşu olduk. Türkiye’de nedense önemsenmeyen ya da yetkin ve yeterli kadrolar olmadığından pek yapıl(a)mayan bir biçimde, yayınladığımız haberler ile ilgili uzun vadeli gelişmeleri de takip ettik. ‘Araştırmacı gazetecilik’ ruhuyla günlerce bıkıp usanmadan ‘haber devamlarını’ kovalayıp, şeytanın gör dediği ayrıntıları yayınladık.
Yayınladığımız özgün bilimsel makaleler ile dünya çapındaki saygınlığımızı ve güvenirliliğimizi daha da pekiştirdik.
Yedi yıllık süreç ile birlikte artık ayda en az bir kez Türkiye ve dünyada haber ajansları, portalları, TV kanalları ile gazete ve dergiler tarafından “kaynak” olarak gösteriliyoruz.
Yeri geldiğinde “kral çıplak!” demekten de çekinmedik
İnsanı güdüleyen televizyon, gazete, dergiler ve sosyal medya kandırmacasıyla asosyalleştiren, zaman tünelinde kimliksizleştiren dijital dünyanın dışında farklı bir bakış açısı sunmaya çalıştık.
Televizyonlardaki popülist “uzman” görüşlerine hiçbir zaman itibar etmedik!
Kendisi gibi düşünmeyen ve yaşamayanları yok sayanların nefret ve linç kültürüne, ötekileştirme’lerine karşı hep duyarlı olduk. Dezenformasyon ve manipülasyonlara karşı da her zaman uyanık olmaya çalıştık. Hiç tanımadığı insanları, sahip olduğu sınırlı dezenformatik manipüle bilgiler, ‘tevatür-tweet’ler ve ‘şehir efsaneleri’ ile yerden yere vurarak, iletişim cennetini iletişim cehennemine çeviren sosyal medya sürü psikolojisinden farklı bir kulvarda yarıştık.
İkiyüzlülüğe karşıyız
Neysek o’yuz! Hiç kimseye şirin görünmek gibi bir zorunluluğumuzun olmamasının yanı sıra, ‘popüler olmak’ gibi bir kaygımız da olmadı. Evrensel gazetecilik etiklerinden hiçbir zaman vazgeçmedik. Her zaman olduğumuz gibi görünüp, göründüğümüz gibi olduk. Hedefimiz doğrular ve gerçekler, rehberimiz ise akıl ve bilimdi. Her zaman yeniliklere açık olarak, değişmeyen tek şeyin değişim ve gelişim olduğuna inandık.
Gelenekçi değil gelecekçiyiz
‘İçerik’ ile ‘biçim’in bileşiminden oluşan ‘özgün’lüğümüzü, ‘özgürlüğümüze’ borçluyuz.
İki ayrı rengin karışımından yeni bir renk çıkar. Hayatın güzelliği, renklerin, zevklerin ve düşüncelerin çeşitliliğidir. Sunduğumuz içerikler, tutuculuk ve önyargılardan uzak, nesnel, hoşgörülü, farklı görüş ve düşüncelere saygılı, çok yönlü oldu.
Eleştirirken bile, insansal ölçütlerden uzaklaşmadık
‘Tabu’larımız yok ve hiçbir zamanda olmayacak. Özgür bir düşünce platformunda, tez ve antitezlerden oluşan sentezleri paylaşıyoruz.
Yeni Zelanda’da çalışanların ücretlerine yapılan zam haberine “İşçi ve memur maaşlarına zam!”, Başbakan’ın rahat konuşabilmek için ceketini çıkardığı fotoğrafı konu alan habere “Başbakan soyundu!”, “Canlı yayında şok!”, “Dünyada bir ilk!”, “Dehşete düşeceksiniz!”, “Görülmemiş olay!” gibi aslında içerikle hiç de ilgisi olmayan ve sadece SEO’ya çalışan yanıltıcı-meraklandırıcı sansasyonel başlıklar atıp ‘clickbait’ tuzak linkler vermeyi, takipçilerimize okuyucularımıza saygısızlık olarak gördük.
Daha çok takipçi kazanmak, daha çok beğeni, ‘tık’ ve ‘retweet’ almak için hiçbir zaman tribünlere oynamadık. Çizgimizi değiştirmedik, içerik kalitemizi düşürmedik.
Türkçe’yi katleden popüler sosyal medya dilini kullanmadık. Yazım kurallarından ödün vermedik.
Hızlı gazetecilik ve ‘haber atlatma’ adına birkaç kez bizim de çok önemli olmayan konularda ‘görsel’ ofsaytına düştüğümüz oldu ancak en az üç güvenilir kaynaktan doğrulamadan, araştırmadan hiçbir haberi yayınlamadık.
İçeriklerimizin arasına gizli reklam ve ürün yerleştirmeleri koymadık.
Hayata hep gülümseyen ve gülümseten açılardan, güler yüzle bakmayı seviyoruz
Güldürürken düşündüren, hayatın çok renkliliğini yansıtan, keyifli bir bakış açısı sunuyoruz. Dünyadaki hiçbir şey, insandan ve “yaşama sevinci”nden daha değerli değildir! İçimizdeki çocuğu hep yaşatacağız! Adım atmak, durmaktan her zaman daha iyidir. Hayat “hareketi” ödüllendirir!
Hayatın sonsuz bir keşfetme serüveni olduğuna ve bu serüvenin zevkine de her gün yeni bir şeyler öğrenilerek varılabileceğine inanıyoruz.
En son teknolojik gelişmelerin yanında, hayatı yaşanmaya değer kılan tüm güzellikleri, en renkli yanlarıyla yansıtıyoruz.
Amacımız, günlük yaşamın monoton sıkıcılığından birazcık olsun uzaklaştırıp, rahat bir nefes almanızı sağlamak. Daralan bakış açıları nedeniyle sıkışan yürekleri genişletmek.
Baskıcı siyasal ve toplumsal zor koşullara, her şeye karşın, estetik kaygılarımızdan hiçbir zaman vazgeçmedik. Toplumcu gerçekçi sanatın yanında olduk.
Yeri geldiğinde kendimizle de dalga geçerek, gelen eleştirileri hoşgörü ile kabul edip, özeleştiri yapmaktan da çekinmedik.
Kimi zaman akıntıya karşı yüzmekten yorulsak bile, ilkelerimizden ve ideallerimizden asla vazgeçmedik.
Hayata yeni ‘artı değer’ler katabildiysek ne mutlu bize!
Son olarak; üreten ve ürettiklerini paylaşmayı seven, tüm ‘yıkanmak istemeyen çocuklara’, editör ve/ ya da konuk yazar olarak sayfalarımızın açık olduğunu bir kez daha anımsatıyoruz. Sizleri de aramızda görmekten mutlu oluyoruz.