Karantina günlerinde boş kalan operayı doğa doldurdu!4 sene ÖNCE
Karantina günlerinde boş kalan operayı doğa doldurdu!Kamil Eryazar
Fotoğraf, yaşama sevincinin objektife yansımasıdır
Sanat dalları arasında dili en evrensel olanı sanırım fotoğraf olmalı…
Yüzlerce sayfa yazarak ya da saatlerce konuşarak anlatabilmekte zorluk çekeceğiniz bir konuyu, üzerine tek bir cümle bile eklemek zorunda kalmadan tek bir fotoğrafla anlatabilirsiniz.
Diğer yandan, tek bir fotoğraf üzerine de sayfalarca yazabilir, saatlerce konuşabilirsiniz.
Negatif, dia pozitif, banyo, kart baskı derken, fotoğrafın 178 yıllık yolculuğu en sonunda dijital teknolojiye ulaştı.
Bazı eski fotoğrafçı dostlar, bu teknolojiye alışmakta zorluk çektiler. Hatta, “tüfek icat oldu, mertlik bozuldu” diye de eleştirdiler.
Ben bu gelişime hazırlıklı olduğum için kolay benimsedim.
Teknolojiyi yadsımak yerine, tam tersi sempatik yaklaşmak ve yararlanmak gerekir.
Eninde sonunda, etrafında olup bitenleri gözlemleyerek, vizörden gören yine insan gözü, tam “o an” da kadraja alarak deklanşöre basıp da, “o an”ı ölümsüzleştiren de yine insan parmağı değil midir? Yani her zaman, her yerde olduğu gibi “Önce İnsan!” Kullanacak insan olmadığı zaman teknoloji kendi başına bir işe yaramayacağı gibi kullanımı da insanlığın yararı ve toplumsal mutluluğu için olmalıdır.
Fikret Otyam Usta’dan:
“Güzel yararlı olmalı. Fotoğraf bir işe yaramalı. İnsanları sevindirmeli, öfkelendirmeli… İyi-kötü anı en güzel yönden, fotoğrafın güzel fotoğraf olmasını gerektiren unsurları da kapsayarak, bir işe yaramalı.”
Gerek dijital fotoğraf teknolojisi, gerekse photoshop gibi düzeltme/işleme/yeniden yapılandırma yazılım olanakları, sadece tatlının üzerine ceviz-kaymak lezzeti katmaktadırlar. (Ben yine de doğallıktan yanayım)
“Bir sevdadır yaşamak ve yaşamı fotoğraflamak”.
İyi bir fotoğraf için; hayata ve olaylara bakmak’la kalmayıp, herkesten farklı “göreceksin”. Yine Otyam Usta’nın deyimiyle “can gözüyle” göreceksin. Ortaya yüreğini koyacak ve an’ı yakalayıp, saptayacaksın. Başka bir deyişle aklınla görecek, yüreğinle çekeceksin. Yürek dolusu sevgiyi sığdıracaksın kadrajının içerisine. Bazen de, “şeytanın gör dedikleri”ni de kaçırmayacaksın!
An’ı saptamak için ille de profesyonel fotoğrafçı olmak gerekmiyor. Gelişen görüntü teknolojisi sayesinde, özellikle cep telefonlarına da girdikten sonra artık herkesin cebinde bir kamera var! Olay sadece “görmek” ve “yakalamak” ta! Objektifini nereye çevireceğini bilmekte…
Ben, Sevgili Ayten Alpman’ ın ulusal klasiklerimiz arasına girmiş, güzelim şarkısındaki gibi “Bir başkadır benim memleketim” in kültürel renkliliğinden güzellikleri, ilginçlikleri, çelişkileri, gülmece unsurlarını saptayıp, objektife yansıtmaya çalışıyorum. En büyük ilgi alanım da “yurdum insanı manzaraları”…
Son olarak; her zaman, tıpkı bir ayna gibi yansıtan “belgesel fotoğraf”tan keyif almışımdır. “Düzenleme” yaptıktan sonra çekilen fotoğraflardan tat alamamışımdır nedense.