KORONA GÜNLERİNDE GAZETECİLİK5 sene ÖNCE
KORONA GÜNLERİNDE GAZETECİLİK
KAMİL ERYAZAR
Akşam kuşağında saat 21.00 itibarıyla başlayıp gece yarısına kadar süren tartışma programlarında her akşam aynı konular ve aynı konukların ekranlara gelmesi izleyicileri bıktırdı.
Her akşam siyasal iktidar yanlısı ve sözde muhalif, toplam sayıları 20’yi geçmeyen aynı popülist gazeteci, politikacı ve akademisyenlerin konuk edildiği programlarda bozuk plak gibi hep aynı konular döndürülüp duruyor.
Üstelik bu tekdüze formatlı yayın akışı ve sıkıcı programlar çok uzun süredir sürdürülüyor. Her akşam aynı kişiler, aynı konular hakkında farklı ne söyleyebilirler ki? Doğal olarak da papağan gibi aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorlar.
Her akşam ‘temcit pilavı’ yedirme zorlamanızdan bıktık artık!
İzleyiciyi aptal yerine koymaktan vazgeçin.
Bu ülkenin ve yurttaşlarının başka hiç mi sorunları ve gereksinimleri yok?..
Bu ülkede başka hiç mi ‘düşünen’ ve düşündüklerini söyleyecek, görüş bildirecek kişiler yok?…
Ekonomi, kültür-sanat-edebiyat, bilim, sağlık, eğitim gibi konular sizin gündeminizde hiç mi yoktur?
Her şey “popüler siyasi konulardan” mı ibaret? Yaşam bu kadar sığ mı? Konular bu kadar kısıtlı mı?
Koskoca tüm günün yayın akışını üç-beş kişiyle aynı stüdyodan sürdürmek zorunda mısınız? Muhabirleriniz, aktüel kameralarınız yok mu? Değişik konulu özgün programlar hazırlasanız, röportajlar yapsanız günaha mı girersiniz?
Haber merkezi yöneticileri ve editörler acaba bu toplumda yaşamıyorlar mı? Hiç mi sokağa çıkmıyorlar, insanlarla konuşmuyorlar? Toplumun gündemini önemsemiyorlar mı?
Bir yandan iktidarın baskıcı politikası, diğer yandan yayın kuruluşlarının maliyetlerini düşürme çabası sonuçta ortaya Karagöz – Hacivat perdesine benzeyen ucuz haber kanalı ekranlarını çıkardı.
Küçücük bütçeleriyle ayakta kalmaya çalışan yerel kanallar bile sizden daha nitelikli ve daha renkli yayın yapıyorlar.
Son olarak, BBC Türkçe Servisi’nden Sinan Onuş’un, son siyasi gelişmelerle ilgili Ankara sokaklarında görüşlerini sorduğu seçmen yurttaşlardan, 24 yaşındaki işsiz Halil Altan’ın “Süleyman Şah Türbesi’nin taşınması ve AKP ile HDP’li yöneticilerin çözüm süreci konulu ortak basın toplantısıyla” ilgili soruya verdiği yanıtla noktalamak istiyorum:
"İki aydır evimin kirasını ödeyemedim. Ev sahibi de bana 'taşın' dedi. Mezar taşınmış, ülke bölünmüş, çok mu umursuyorum. Şu an önceliğim siyaset değil, evdeki bebeğin maması ve bezi" diyor.