İstanbul için erguvan vakti7 sene ÖNCE
İstanbul için erguvan vaktiYazı ve Fotoğraflar: Kamil Eryazar
Baharın habercisi, şairlerin ilham kaynağı, İstanbul çiçeği olarak bilinen erguvan ağaçları çiçek açtı.
Japonlar ve New Yorklular için kiraz ağaçları neyse İstanbul için de erguvan odur.
Boğaz’ın iki yakasını pembeye boyayan erguvanlar Boğaz’ın güzelliğine ayrı bir güzellik daha katıyor. Pembe çiçek açan zarif dallarıyla sadece İstanbulluları değil kente gelen turistleri de heyecanlandıran erguvanlar, Mayıs ayının ortalarına kadar İstanbul’u süsleyecek.
İlkbahar aylarında çiçeklenen erguvan ağaçları İstanbul’u bir renk cümbüşüne çeviriyor. Erguvan ağacının tomurcukları mor, lila ve pembe arası tonlarda özgün bir renge sahip.
Erguvan, edebiyatımızın ve tüm diğer sanatlarımızın sözü ve rengi olmuştur. Sevgilinin yanağı olmuştur.
İstanbul’un rengi, baharın simgesi
Tarihte erguvanla İstanbul’u özdeşleştiren pek çok kanıt var. Örneğin, kesintisiz iki bin küsur yıldır kent kültürünü yaşatan İstanbul’un erguvan zamanı kurulduğu söylenir. Bir başka rivayet, Bizans’ı simgeleyen rengin erguvan moru olduğu. Geçmişte bir çeşit midye kabuğundan üretilen erguvan moru, bir zenginlik ve iktidar sembolü olarak Bizans imparatorlarının pelerinlerini süslemiş. Bizans’ın ileri gelenleri, soyluluklarını vurgulamak için kanlarının bile erguvan rengi aktığını söylemiş. Bizans’tan çok daha önceleri İstanbul’a gelen denizciler, hastalıkları kovmak için erguvan yapraklarını kaynatıp içerlermiş.
Yudum yudum İstanbul
Erguvanın Osmanlı kültüründe de özel bir yeri var. Osmanlı’da 15. yüzyılda başlayan erguvan şenlikleri, ‘erguvan cemiyeti’, ‘erguvan faslı’, ‘erguvan bayramı’ gibi isimlerle anılmış. Ayrıca Osmanlı’da erguvanın güçlü dalları baston yapımında kullanılmış. Mor, lila ve pembe arası çok özgün bir renge sahip erguvan çiçeklerinin eski İstanbul mutfağında salatalara renk ve lezzet kattığı da biliniyor.
‘Adına bayram yapılacak bir çiçek’
Erguvanın güzelliğine duyulan hayranlığı edebiyatımızda da görüyoruz. Edip Cansever şiirlerinde İstanbul’u görkemli bir erguvan imparatorluğuna benzetir. Orhan Veli’ye göre insanı deli eden bir dünyadır. Necip Fazıl’a göre memleketin gerçek renkleridir. Ahmet Hamdi Tanpınar, eserlerinde bu narin ağaçtan, ”adına bayram yapılacak kadar nadide bir çiçektir erguvan’’ diye bahseder. Her kalemin tanımı farklı olsa da o hep hayran olunandır.
Erguvan âşıkları
Boğaziçi, erguvan ağaçlarının pembe çiçekli elbisesini giymesiyle muhteşem bir tabloya bürünür. İstanbul florasının doğal türlerinden olan bu ağacın, ilkbahar aylarında açan eflatun, pembe ve lila tonlardaki yaprakları, adeta bir çiçek topunu andırır. Yaprakları salkım salkım olan erguvan, sonbahar aylarında fasulye benzeri tohumlar bırakır. Oysa yapraksız hali çalıyı andıran cılız bir ağaçtır. Tohumlar sonbaharda ve kurumadan toprağa düşerse, ilkbaharda can bulur.
İstanbul fidanlıklarında erguvan fidesinin tane fiyatı, boyuna göre 50 ila 150 TL arasında değişiyor. Erguvanlar başlangıçta yavaş büyüseler de sonraları büyümeleri hızlanıyor. Altı metre boya ve dört metre genişliğe kadar ulaşabiliyorlar. Yüzünü denize çevirmiş, güneşe bakan, hafif eğimli yamaçlar ve küçük tepeler en sevdikleri yaşam alanları.
Farklı farklı türleri olan erguvan ağaçlarının gözdesi İstanbul’la özdeşleşen pembe-mor olan tür. İstanbul’da en yaygın olarak görüldüğü bölge, Boğaz’ın Kandilli ile Paşabahçe arasında kalan sahil şeridi. Son yapılan sayımlara göre Boğaz’ın her iki kıyısında iki bine yakın erguvan ağacı yaşıyor.
Lale Festivali var da neden Erguvan Festivali yok?
Asırlardır İstanbul’un simgesi olan bu nadide ağacın eşsiz güzelliğinin farkına varan doğa tutkunları günümüzde çeşitli etkinlikler düzenliyor. İlkbahar aylarında fidan dikme günleri düzenliyor, deniz yoluyla ya da yürüyerek erguvan turlarına çıkıyor, Boğaziçi kıyılarında adım adım erguvanların izini sürüp fotoğraflıyorlar. Ceplerine tohum doldurup, gezdikleri semtlere serpecek, internette mail grubu kurup yıl boyunca tartışacak kadar çok seviyorlar bu ağacı. Ortak hayalleri, şehrin erguvanlarını çoğaltmak, Japonların kiraz ağacı şenlikleri gibi İstanbul’u erguvanla özdeşleştirecek festivaller düzenlenmek.
İstanbul’daki en iyi erguvan noktaları
Laleler, mimozalar, papatyalar, orkideler… İstanbul çiçekleriyle güzel. Ama şimdi şehri bir renk cümbüşüne çevirme sırası erguvanlarda. Erguvan dostlarının söylediklerine bakılırsa, erguvanların eşsiz güzelliğinin izlenebileceği sekiz merkez var İstanbul’da: Tarabya sırtları, Rumeli Hisarı, Üsküdar Fethi Paşa Korosu, Beykoz’un Çubuklu Tepeleri, Vaniköy ve Kandilli Sırtları, Aşiyan Yokuşu, Piyer Loti ve Mihrabat Korusu.
Ayrıca Haliç, Moda ve Salacak kıyılarında; Fenerbahçe parklarında; Yıldız, Emirgan ve Hidiv Koruları’nda; Yeniköy, Çubuklu ve Kanlıca’da erguvanlar yoğun olarak izlenebilir.
İstanbul’da erguvanların izini sürerken dostlarınıza anlatabileceğiniz ilginç bilgilere ihtiyacınız olacak. Örneğin, İstanbul’un en yaşlı erguvanlarından birinin Bağlarbaşı’ndaki Validebağ Korosu’nda bulunduğunu bilmelisiniz. İstanbul’un en uzun erguvan örneklerini görmek için Nişantaşı’nın kapı komşusu Maçka’ya uzanmalısınız. Nadir bulunan beyaz erguvanların adresi ise Üsküdar kıyıları. Kandilli tepelerindeki yüz yıllık erguvanlar, fotoğraf tutkunları için bulunmaz bir malzeme.
Erguvan, güzel olduğu kadar da nazlı bir ağaç. Kimi erguvan türlerinin çiçeklenmesi için beş – altı yıl beklemek gerekebiliyor. Şiddetli yağmur ve rüzgârla karşılaştığında ömrü sadece 15 gün sürebiliyor. Özetle erguvan, baharın müjdecisi, canlılığın, yeniden doğuşun simgesi. Çalıyı andıran kuru dallardan fışkıran salkım saçak çiçekleriyle çevresine güzellikler saçan ve toprağı zenginleştirerek, etrafındaki bitkilerin gelişmesine yardımcı olan özel bir ağaç. Unutmayın, ilkbaharın ve erguvanın tadını çıkarmak için zamanınız kısa. Siz iyisi mi acele edin. İstanbul’u yeniden keşfetmenin, bu renk cümbüşünün keyfine varmanın şimdi tam zamanı.
Son Söz: İstanbul’da yaşayanlar, zamanı geçmeden kendinize bir güzellik yapın ve Boğaz turuna çıkıp bu görsel şöleni yaşayın!