En Büyük Toplumsal Sorun İşsizlik5 sene ÖNCE
En Büyük Toplumsal Sorun İşsizlikAcımasızca kulağı kesilenler, tecavüz edilenler, otomobilin arkasına bağlayıp çekme gibi vahşi işkenceler, öldürmeler ve ne yazık ki belediyelerin de adının anıldığı zehirlemeler, toplu katliamlar…
Bütün bunları önlemek için siz de ‘Hayvan Hakları Kanunu değişsin’ imza kampanyasına destek verin.
Hemen her gün, yurdun dört bir yanından, en az bir tane köpeklere kötü davranma hatta köpek katliamına ilişkin haberlere rastlıyoruz.
Bu köpek düşmanlığı nereden kaynaklanıyor? Özellikle son zamanlarda neden hortladı?
İnsanlara kötü davranıldığı gibi sadece köpeklere değil, kedilere ve tüm hayvanlara da kötü davranılıyor… Tecavüz ediliyor, ateş ediliyor, diri diri yakılıyor… Sözün gelişi değil; en son Çanakkale’de kamyon lastiğine bağladıkları canlı bir köpeği ateşe verdiler.
Ağzı var dili yok bu sevimli garibanlardan, can dostlarımızdan ne istiyorsunuz?..
Toplumda giderek artan şiddet eğiliminden masum hayvanlar da etkileniyor.
Bu vahşi davranışları ve katliamları önlemek için devlet neden gereken önlemleri almaz, yaptırımlar uygulamaz ve caydırıcı cezalar çıkarmaz? Gerekli gereksiz her türlü konuda ‘kamu spotları’ yayınlanırken neden Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, duyarlılığı arttıracak kitlesel iletişim çalışmaları yapmaz?..
Gibi birçok soru geliyor doğal olarak insan aklına. Çok üzülüyor ve bazen elimizden bir şey gelmediği için de kendimizi çok çaresiz hissediyor, suçluluk duyuyoruz.
Ancak… Milyonlarca kadın ve çocuğun evden okula, çalışma hayatına, her yerde tacize uğradığı, şiddet gördüğü, hemen her gün en az bir kadının öldürüldüğü ve ne yazık ki üçüncü sayfa haberi bile olamadan gündemden düştüğü bir ülkede…
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ‘nun raporuna göre, 2016 yılında ulusal ve yerel gazetelere 317’si silahlı toplam 397 kadın cinayeti olayı yansıdı. Sadece geçen Ekim ayında 40 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 32 çocuk da istismara uğradı. 2017 yılının ilk 9 ayında toplam 339 kadın öldürüldü. Bu rakamlar giderek azalması gerekirken istatistiklere göre her yıl daha da artıyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi raporuna göre, yine sadece geçen Ekim ayında en az 182 işçinin yaşamını yitirdiği, 2017 yılının ilk on ayında ise en az 1683 işçinin, iş cinayetlerinde hayatını kaybettiği bir ülkede…
Her geçen gün gelir dağılımının yoksulların aleyhine bozulduğu, adaletsizliğin artık sadece ‘fark’ değil ‘uçurum’ olduğu, asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı, nüfusun yüzde 12’sinin ve her 4 gençten birinin işsiz olduğu bir ülkede…
“Hayvan sevgisi” beklemek acaba çok mu ‘lüks’ ya da fazla mı iyimserlik oluyor?…
Bilim ve özellikle de sanat ve felsefenin yaygın olmadığı, kitap okuma alışkanlığın bulunmadığı bir yerde, bırakın hayvan sevgisini, ‘insan sevgisi’ bile gelişemez.
İnsanı insan yapan, ruhunu incelten, beğeni yetisini, niteliğini geliştiren ve ‘yaşam kalitesi’ni artıran en önemli unsur güzel sanatlar olduğu gibi, merhamet ve vicdan duyusunu geliştiren de felsefedir.
Elbette merhamet, acıma, vicdan, yardım, hoşgörü gibi duyguları insana kazandıran diğer bir toplumsal öğreti de dindir. Ancak seçmen tercihlerine göre, nüfusun yarısının kendini ‘dindar’ olarak tanımladığı bu ülkede, demek ki din bilgisi ve kültürü de yetersiz. Bu konudaki öğretiler de, ya yanlış ve eksik anlatılıyor ya da yanlış anlaşılıyor!
Bu öğretiler ve değerlerini yaşamına katma şansı olmadığı için olgunlaşamamış, hayatında zorunlu ders kitapları dışında hiç kitap okumamış, duygulandığında ezbere mırıldanabileceği birkaç dize bile bilmeyen, estetize bilinçten yoksun insanlar da, Freud’un deyimiyle geriye sadece cinsellik ve ‘saldırganlık’ gibi dizginlenmemiş, terbiye edilmemiş temel içgüdüler kalıyor.
50 yıldır hayvan hakları için mücadele eden Alfredo Meschi'nin vücudunda, katledilen her hayvan adına toplamda 40 bin çarpı işareti dövmesi bulunuyor!
Çok şey değil, sadece ‘insan’ olunmasını istiyoruz
Sonradan öğrendiği toplumsal ve kültürel önyargılardan arındırılmış, dünyaya geldiği ilk haliyle yani tüm saflığı ve temizliğiyle iyi insanı arıyoruz.
Diyojen’in Sinop’ta, güneşin tepede parıldadığı bir öğle vakti elinde fenerle arayıp da bulmadığı “o” ‘insan’ı, yüzyıllar sonra biz de aynı topraklarda hâlâ arıyoruz…
Toplumsal yaşamda rantın ön plana çıkarıldığı, paraya ve betona adeta tapıldığı, doğa sevgisi ve çevre duyarlılığının bile olmadığı; (belediyelere) ”çiçek böcek, sanat, kültürel aktivite yapmayın; ilk işiniz kentsel dönüşüm olmalı” diyen bir Çevre Bakanı’nın olduğu bu ülkede, ne kadar arasak da o ‘insanları’ bulmamız zor görünüyor.
Üstelik ne yazık ki giderek de olanaksızlaşıyor.
“Hayvanlar ‘mal’ değil ‘can’ dır! Hayvan Hakları Kanunu Değişsin”
İmza kampanyasına katıl! Paylaş, tüm dostlarını çağır!
CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, sahipsiz hayvanların öldürülmesini kabahat sayan yasanın, kasten öldürme olarak değiştirilmesi için geçen Ağustos ayında TBMM Başkanlığı’na bir yasa teklifi vermişti. Yasa teklifini Twitter hesabından da paylaşan Tekin mesajında, “Hayvanlar ‘mal’ değil ‘can’ dır” ifadesini kullanmıştı.
Sunucu Tanem Sivar ve eşi Edhem Dirvana, Bozburun’daki evlerinin bahçesinde köpekleri Django ve Pamuk’un komşuları tarafından zehirlenerek öldürülmesinden sonra ‘hayvan haklarının gerçekten korunduğu bir yasa teklifinin kabul edilmesi için’ kampanya başlattı.
Tanem Sivar, yaşananlara sosyal medya üzerinden isyan ederken, yetkililerden de yardım istedi. Sivar, “hayvan hakları”yla ilgili CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in hazırladığı kanun teklifini Instagram hesabından paylaşarak, hayvanseverleri de desteğe çağırdı.
“En azından bu yasa çıkarsa artık hayvanlara yapılanların bir cinayet, yapanların da cani ve katil olduğu kabul edilir” diyerek, TBMM’ye hitaben bir imza kampanyası başlatıldı.
Hayvanların korunması ve kollanması için gerekli yasa değişikliği teklifine sen de bir imza ile destek ver! Link burada: ““Hayvan Hakları Kanunu Değişsin”