Londra’nın Müslüman Belediye Başkanı Sadiq Khan’ın ilginç yaşam öyküsü

Yunanistan’da Syrıza’dan Aleksis Çipras, İspanya’da Podemos’dan Pablo Iglesias ve şimdi de İngiltere’de İşçi Partisi’nden Sadiq Khan… Pakistan göçmeni yoksul bir ailenin sosyal konutlarda büyüyen oğlu, Sosyali...

Londra’nın Müslüman Belediye Başkanı Sadiq Khan’ın ilginç yaşam öyküsü (7 Mayıs 2016)

Yunanistan’da Syrıza’dan Aleksis Çipras, İspanya’da Podemos’dan Pablo Iglesias ve şimdi de İngiltere’de İşçi Partisi’nden Sadiq Khan…

Pakistan göçmeni yoksul bir ailenin sosyal konutlarda büyüyen oğlu, Sosyalist ve Müslüman Sadiq Khan’ın başarı öyküsü

Londra belediye başkanlığı seçimini kazanarak, partisinin yeni lideri Jeremy Corbyn'e örgüt içi mücadelede nefes alma fırsatı veren Sadiq Khan, aynı zamanda İngiltere'de Müslüman bir politikacının yükseldiği en güçlü pozisyona yerleşmiş oldu.

İngiltere’nin başkenti Londra’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve belediye meclisi seçimlerinin resmi olmayan sonuçlarına göre Pakistan asıllı Müslüman aday Sadiq Khan sandıktan ilk sırada çıktı. Böylece hem 5 milyon seçmenin bulunduğu Londra’nın yerel yönetimi İşçi Partisi’ne geçmiş hem de bu makama ilk kez Müslüman kökenli bir siyasetçi seçilmiş oldu.

Babası Pakistan’dan gelerek İngiltere’de otobüs şoförlüğü yapan Sadiq Khan daha önce devlet bakanlığı görevinde de bulunmuştu.

Tam bir kontrast teşkil ettiği en yakın rakibi milyarder bir babanın oğlu olan Muhafazakar aday Zac Goldsmith ise belediye başkanlığı seçiminde sandıktan ikinci sırada çıktı.

SADIQ KHAN KİMDİR?

Babasının otobüs şoförü maaşıyla büyüyen Khan, İşçi Partisi içinde parlayıp Londra'nın Tooting bölgesi milletvekilliğine seçilmişti.

Khan'ın Londra Belediye başkanlığı yarışındaki en yakın rakibi Muhafazakar Parti Richmond milletvekili Zac Goldsmith ile çizdiği zıtlık ise göz kamaştırıcı.

'Zengin ve Yoksul'

Londra Belediye başkanlığı için yarışan Muhafazakar aday Goldsmith, eski başbakanlardan Margaret Thatcher'ın yakın arkadaşı olan büyük bir bankerin oğlu ve tıpkı Başbakan David Cameron ve görevi bırakan Londra Belediye Başkanı Boris Johnson gibi, zengin ve soylu ailelerin çocuklarını gönderdiği prestijli Eton kolejinde okumuş biri.

Belediye başkanlığı yarışında Khan sınıf farklılığını sembolize eden bu çarpıcı zıtlıktan yararlanırken, Muhafazakarların kampanyası da her fırsatta, eski bir insan hakları avukatı olan Sadiq Khan'ın "radikal görüşlü Müslümanlar" ile aynı platformları paylaştığı, güçlü bir makama gelmesi tehlikeli bir kişi olduğu temaları üzerinden yürütüldü.

Öyle ki Muhafazakar Parti içinden bile bu stratejinin yanlış olduğu, ırkçılık olarak yorumlandığı ve partiye zarar verebileceği görüşleri dile getirilmeye başlandı.

Müslüman ve 'sol' olmak

Seçimden kısa bir süre önce YouGov tarafından yapılan bir kamuoyu yoklaması Londralıların yüzde 55'inin, belediye başkanının Müslüman olmasını sorun olarak görmediğini ortaya koydu.

Eşcinsel evliliklerini savunan, içki içmemesine rağmen, kampanyasını seçim bölgesinde yıkılmaktan kurtardığı bir pubda başlatan Khan, Londralı seçmenin çoğunluğu nezdinde Müslümanlara atfedilen önyargıları yıkmayı başarmış görünüyordu.

Ama aynı yoklamanın bir diğer önemli sonucu katılanların yüzde 31'inin Müslüman aday konusunda rahatsızlık ifade etmesiydi.

Sadiq Khan'ın İşçi Partisi içindeki konumlanışı da oyların yönünde etkisi olabilecek bir faktör olarak zaman zaman gündeme geldi.

Khan partinin sol kanadından. Ama 8 ay önce büyük kitle desteğiyle parti liderliğine getirilen Muhafazakarların "fazla sol" buldukları Jeremy Corbyn'den çok, önceki lider Ed Milliband'a yakınlığıyla biliniyor. Yine de kampanyası sırasında rakipleri, sendikalara yakınlığı nedeniyle onun "fazla solda" olduğunu belirterek bir kısım seçmeni etkilemeye çalıştılar.

Khan burada da enerjikliği ve esnekliğiyle "pratik bir solcu" izlenimi vermeyi başarmış görünüyor.

Khan, kampanyasında öne çıkardığı, ucuz kamu taşımacılığı, konut krizine sosyal çözümler getirme ve hava kirliliği ile mücadele gibi "halkçı" öncelikleriyle seçmene ulaşmakta etkili olmuş görünüyor.

Londra belediye başkanının elinde, düşünüldüğü kadar geniş olmasa da, çok önemli yetkiler var:

Britanya sınırları içindeki en büyük polis teşkilatı Londra belediye başkanına bağlı.

Başkentte neyin yapılacağı ve neyin yıkılacağına ilişkin çerçeveyi çizme ve denetleme yetkisine sahip.

Ülkenin tümünün bağımlı olduğu kent ekonomisi ve ulaştırma ağları üzerinde sıkı bir denetim gücü var.

SOL, AVRUPA’DA BÜYÜK KENTLERİN YEREL YÖNETİMLERİNDEKİ İLK ZAFERİNİ BARSELONA’DA KAZANMIŞTI

İspanya'da geçen yıl Mayıs ayı sonunda yapılan yerel seçimlerde, Kent Savunması’nın adayı 41 yaşındaki aktivist Ada Colau Barselona’nın ilk kadın belediye başkanı olmuştu.

Podemos’un desteklediği Barselona Kent Savunması’nın adayı 41 yaşındaki aktivist Ada Colau Belediye Başkanı seçildi. Barselona’nın ilk kadın belediye başkanı olan Ada Colau, seçim sonuçları belli olduktan sonra yaptığı açıklamada “Korku kampanyasına karşı umut ve heyecan kazandı” dedi.

İpotek Mağdurları Platformu Sözcüsü olarak tanınan sol eğilimli kadın aktivist Ada Colau , Podemos, ICV, EUiA ve Procés Constituent partilerinin ortak adayı olarak seçime gitti ve Barcelona Belediye Başkanlığı yarışında en çok oyu aldı.

Ada Colau, ülkesinde ekonomik kriz mağdurlarının sözcüsü olarak tanınıyordu.  Colau aşırı borçlanma, göçmelerin sınır dışı edilme politikası ve bankaların çıkarcı uygulamalarına karşı söylemleriyle biliniyordu.

Her bir oyun seçimlerde etkili olabileceğini göz ardı etmeyen Ada Colau seçim kampanyaları boyunca halkla yakından diyalog içerisinde oldu. 41 yaşında, kendisini “sıradan bir vatandaş” olarak nitelendiren Colau kirada oturduğunu, toplu taşıtları kullandığını ve globalleşme karşıtı olmadan önce her türlü işte çalıştığını söylüyor.