Mauritius Adası’nın Gizemli Güzelliğinin Dünyada Eşi Benzeri Yok!

“Güneşin okşadığı kokular ülkesi. Muhteşem ve baş döndürücü bir ada…” 1841 yılında ada ziyareti sonrası Charles Baudelaire’in şiirlerine böyle yansımış Hint Okyanusu’nun egzotik adası Mauritius. Havadan bakıldığında görenleri şaşkına çeviren denizin orta...

Mauritius Adası’nın Gizemli Güzelliğinin Dünyada Eşi Benzeri Yok! (5 Kasım 2013)

“Güneşin okşadığı kokular ülkesi. Muhteşem ve baş döndürücü bir ada…” 1841 yılında ada ziyareti sonrası Charles Baudelaire’in şiirlerine böyle yansımış Hint Okyanusu’nun egzotik adası Mauritius. Havadan bakıldığında görenleri şaşkına çeviren denizin ortasındaki dev şelale görüntüsü dünyanın hiçbir yerinde yok.

Mauritius , Hint Okyanusu’nun güneybatı bölümünde  yer alan ada ülkesidir. Madagaskar’ın 900 km kadar doğusunda ve Hindistan’ın 3.943 km güneybatısındadır. Yüzölçümü 2.040 km² olup, adada 1,5 milyon kişi yaşamaktadır. Adada yaşayanların çoğu geçimini turizm dışında şeker kamışı üreterek sağladıkları için ‘şeker adası’ olarak da anılmaktadır.

St.Brandon, Rodrigues ve Agalega Adaları da Maritus Cumhuriyeti’ne dahildir. Maritus, coğrafî olarak Hint Okyanusu’ndaki Maskaren Adaları’nın bir parçasıdır. Başkenti Port Louis’dir.

Adaya 16. yüzyılın başlarında ilk olarak Portekizliler adım atmıştır. 18. yüzyılda ise, Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Ünlü Hindu tapınağı Maheswarnath buradaki Triolet kasabasındadır.

Ayrıca 17. yüzyılda soyu tükenmiş olan güvercin benzeri kuş türü Dodo’nun da son yaşamış olduğu alan Mauritius’tur.

Denizin ortasındaki dev şelale

Mauritius Adası’nın güneybatı ucundaki, havadan bakıldığında sualtında bir şelale varmış gibi görünen büyüleyici doğal oluşum görenleri şaşkına çeviriyor.

Kum ve alüvyonların taşınması nedeniyle oluşan şelale yanılsaması, Google’un Haritalar servisinde de görülebiliyor.

Aşk ve dansın ülkesi Mauritius

Mauritiuslular adalarını ‘7 renkli yeryüzü parçası’ olarak adlandırıyorlar. Eğer tatilinizi tropikal bir adada geçirmeyi hayal ediyorsanız, bembeyaz kum, palmiye ağaçları ve türkuaz dalgaları kenarında gün boyu güneşin tadını çıkarmak, mercan adalarında denizin dibini keşfetmeye varım ve farklı kültürlerin şaşırtıcı uyumuna tanık olmak istiyorum diyorsanız aşk ve dansın ülkesi Mauritius tam size göre bir yer olabilir.

Adayı ziyaret eden Radikal yazarı Müge Akgün’ün Mauritius ile ilgili izlenimleri ise şöyle:

Mutfak Kültürü
Temelleri 17. yüzyılda atılan Mauritius mutfağı adanın demografik yapısı gibi çok kültürlü. Hiç yerleşim olmayan adada yaşamaya başlayan Hollandalıların Güney Afrika’dan getirdikleri köleler ülkelerinin mutfak kültürünü de taşımış.

İngilizlerden kalan en önemli mutfak izi ise Hindistan’dan şeker kamışı plantasyonlarında çalıştırmak için getirilen işçilerin temel yemeği ‘curry&rice’. Bir cins bol baharatlı yahni olan, et ya da balıkla yapılan ‘Köri’ bugün adanın milli yemeklerinden biri kabul ediliyor.

Adalılar tarafından zengin yemeği diye adlandırılan ‘Palmiye kalbi salatası’ buraya geleceklerce mutlaka tadılmalı. Ortalama 10 dolara kendinizi milyoner gibi hissedebilirsiniz.

Fransızlar ise yemek pişirmeyi bir sanat haline getiren teknikleriyle bölge malzemelerini kullanarak mutfakta yeni bir dil oluşturmuş. Bu değişimde adaya gelen, yerel şeflerle mutfağa giren Paul Bocuse, Trois Gros kardeşler ve adada ‘Spoon des İles’ adlı restoranı bulunan Alain Ducasse’nin etkisi büyük.

Füzyon mutfağının ilk örneklerinden biri olan Mauritius mutfağına bugün Avrupa, Asya ve Afrika mutfak geleneğinin bir karması diyebiliriz. Balık, deniz ürünleri, tavuk, baklagiller, sebze ve meyveler mutfağın temel malzemeleri.

Ilıman iklimi sayesinde papaya, avokado, passion fruit, guava, ananas, elma, mango, Hindistan cevizi, zencefil, lychees, muz ve vanilya başta olmak üzere birçok sebze ve meyve yetişiyor adada. Bizdeki sebzeler gibi burada da herkes balkonunda vanilya kurutuyor.

Sokak satıcılarında bu mevsim en çok satılan meyve ise bir cins Hindistan cevizi, hemen bir delik açılıp pipetle veriliyor. Her meyve sebze mevsiminde yeniyor sadece yılda üç kez meyve veren ananas neredeyse her mevsim bulunuyor.

Nerelere Gitmeli?
Curepipe bölgesi, Trou aux Cerf krateri, Grand Bassin, Chamarel Şelalesi, Chamarel yedi renk toprak, Black River Gorges Milli Parkı, Grand Bassin’deki Krishna Hindu Tapınağı, Port Louis Kalesi, ünlü botanikçi Pierre Poivre’nin kurduğu Pample Mousses/Botanik Bahçesi görülmesi gereken yerler arasında.
Varangue Sur Morne: Adanın güneyinde en yeşil bölge olan Chamarel’de dağların tepesinde bulunan bu restorana yemeklerinden ziyade muhteşem manzarası ve verandası için gidiliyor. Ülkeye gelen devlet başkanlarının, tüm ünlülerin fotoğrafları süslüyor duvarları.

Ne yapmalı?
Mauritius dünyanın en ünlü dalış ve sualtı fotoğrafçılığı destinasyonlarından biri. Hemen her otelin bir ‘scuba diving’ merkezi var. Deniz suyu yüksek oksijene sahip olduğu için mercan kayalıkları ve balıklar başta olmak üzere deniz altı yaşam çok zengin.

1844’te İngiliz sömürgesi olduğu dönemde de ada golf sporuyla tanışmış. Bugün İngiltere ve Hindistan’dan sonra en çok golf sahasının olduğu ve oynandığı yer. Felsefesini arınma ve yenilenme üzerine kuran spa ve masaj da ada turizminde çok önemli. Masajda çok başarılılar.

Alışveriş
Baharat, vanilya, şeker, çay, maket gemi, tahta oyma, hasır çanta ve renkli tahtadan yapılmış Dodo kuşu adanın en ünlü ürünleri. Ancak yerel pazarlarda ve dükkanlarda alışveriş yaparken pazarlığı asla ihmal etmeyin neredeyse dörtte bir iniyor fiyatlar. Süper marketler yeni yeni açılmaya başlanmış. Turistik pazarlar kadar keyifli değil ama çayları, baharatları buralardan daha ucuz alabiliyorsunuz.

Konaklama
Mauritius’un turizm politikası lüks olarak sınıflanmış. Adada üç yıldızlıdan aşağıda otel ya da tatil köyü olmadığı söyleniyor. Dünyaca ünlü tatil köyü ve otel zincirlerinin en az bir tesisi var.

Beş gün boyunca konakladığımız Constance Otelleri adanın ilk Mauritius’lu bir aileye ait olan tesisi. 1920’lerden itibaren şeker endüstrisinin içinde olan sonra, enerji, gayrimenkul bankacılık alanlarında faaliyet gösteren Constance ailesi 1975 yılında Belle Mare Plage’de üçer yataklı 10 küçük bungalov ile turizme adım atmış. Adanın ilk golf sahası da burada açılmış. Kısa sürede büyüyerek çok lüks villalar inşa etmeye başlamışlar.

Ardından artı beş yıldız kategorili Le Prince Maurice villaları gelmiş. Mauritiuslu mimar Jean Marc Eynaud yerel mimariye ve doğaya uyumlu insanı hayran bırakan bir zevkte ve incelikte bir dünya yaratmış. Her şey ‘Sade lüks ve rüya gibi bir tatil’ mottosuna uyuyor. Müşterinin kendini ayrıcalıklı hissedeceği her şey düşünülmüş. Bedeli derseniz o biraz yüksek.

Şeker kamışı ve rom
Hollandalılar tarafından Java’dan getirilen şeker kamışının amacı şeker üretmek değil, buraya uğrayan denizciler için rom yapmakmış. Rom yüzyıllardır adanın en önemli içkisi. Özellikle günümüzde meşe fıçılarda yıllandırılmış çok iyi markaları bulmak mümkün. Şarapta ise pek başarılı değiller.