İşverenler, çalışanların özel mail ve mesajlaşmalarını okuyabilecekler9 sene ÖNCE
İşverenler, çalışanların özel mail ve mesajlaşmalarını okuyabileceklerMadencilikten inşaata ve tarıma kadar birçok sektörde binlerce emekçinin hayatını kaybettiği cinayetler, iş güvenliği bir yana ‘dayıbaşı kölelik sisteminin’ korkunç gerçeklerini ortaya çıkarıyor.
Soma’da yitirdiğimiz 301 canın ardından, Mecidiyeköy’de 32’nci kattan yere çakılan asansörde hayatlarını kaybeden 10 canın daha acıları sarılmamışken felaket haberleri yine peş peşe gelmeye başladı.
Karaman’ın Ermenek ilçesinde su dolan madende mahsur kalan 18 işçiyi kurtarma çalışmaları sürerken bir acı haber de Isparta’nın Yalvaç ilçesinden geldi. Kadın ve çocuklardan oluşan 45 tarım işçisi, 20 kişiyi ancak alabilecek büyüklükte eski tip bir midibüse doldurularak elma toplamaya götürüldü. Aşırı yük nedeniyle frenleri patlayınca istinat duvarına çarpan midibüsteki işçiler yola savruldu. İşçilerden 18’i yaşamını yitirdi, 27’si yaralandı.
Aynı Bölgede En Az 1.200 İşçinin Canı Daha Tehlikede
Jeoloji Mühendisleri Odası Hüseyin Alan, Karaman Ermenek’teki facianın ardından bölgede incelemeler yaptıklarını belirterek, bölgedeki diğer ocaklarda çalışan işçilerin de risk altında olduğunu açıkladı: “Resmi olarak bilinen 1200 işçi, aynı kaza ihtimaliyle karşı karşıya. Bir de yöre halkı kaçak çalıştırılan ocaklardan söz ediyor. Bunlar da tespit edilerek hepsinde derhal üretim durdurulmalı” dedi.
3 Can Daha…
Ermenek ve Yalvaç’taki acıların üzerine, Bartın ve Zonguldak’tan 3 madencinin daha ölüm haberi geldi.
Dayıbaşı Sömürüsü
Tarım işçiliğinde yaygın bir biçimde uygulanan ‘çavuş’ sisteminin madencilikteki karşılığı ise ‘dayıbaşı’ olarak tanımlanıyor. Anılan sistemde maden şirketleri ‘dayıbaşı’ yöntemiyle taşeron işçi çalıştırıyor. Tüm işçiler sistemde yasal olarak ana işverene bağlı görünse de uygulamada patronu ‘dayıbaşı’ oluyor. Dayıbaşı üretim arttıkça prim alıyor. İnşaat sektöründe ise bu köle sisteminin karşılığı ‘kalfa’ olarak anılıyor.
Bahçelerdeki elma toplama işinde çalışan işçilere, bahçe sahibi tarafından kişi başı 50-55 lira ödendiği, bu paranın 20-25 lirasının işçileri bulan “dayıbaşı” adı verilen organizatörler ve ulaşım için kesildiği belirtildi. Böylece işçilerin eline günlük 30-35 lira geçtiği öğrenildi.
Yenice Köyü Muhtarı Mehmet Akıncı, köy ekonomisinin elmaya dayalı olduğunu, 3 bin civarında işçinin köylerinde iki ay boyunca çalıştığını söyledi. İşçilere 50 ile 60 lira arasında yevmiye ödendiğini söyleyen muhtar Akıncı, “20 kişilik araçlara 40 kişi bindiriyorlar. Gizli yollardan getiriyorlar. Tabii ki fazla kazanç için. Çavuşlar 15 ile 25 lira arasında komisyon alıyorlar. İşçiler sigortasız” dedi.
20 Kişilik Midibüse 87 Kişi Binmiş
Kazada yaralanan Veli Turgut, “Hafta içi olduğu için sayı azdı, ’kalabalık’ değildi. Hafta sonları daha kalabalık oluyor. Biz daha önce aynı midibüse 87 kişi bindik. Nasıl sığdığımızı bende bilmiyorum ama 87 kişi bindik” dedi.
Veli Turgut, ’Dayı başı’ dedikleri işveren ve işçi arasında aracılık yapan aynı zamanda midibüsün sürücüsü olan, kazada ölen Metin Aslanalp’ın işverenden 55 lira aldığını ve işçilere 35 lira yevmiye verdiğini öne sürdü. Turgut, ”Bize 35 lira veriyordu. Dayıbaşı kişi başı 20 lira kazanıyordu” dedi.
SOMA’DA ORTAYA ÇIKAN ACI GERÇEK
300’den fazla madencinin hayatını kaybettiği Soma faciası, ‘dayıbaşı kölelik sisteminin’ korkunç gerçeklerini de ortaya çıkarmıştı.
İşçiler ‘dayıbaşı’ yöntemiyle çalıştırılıyormuş. Tüm işçiler sistemde yasal olarak ana işverene bağlı görünse de uygulamada patronu ‘dayıbaşı’ oluyormuş. Dayıbaşı üretim arttıkça da ayrıca prim alıyormuş.
İşçi bir ihtiyacı olduğunda ‘dayıbaşı’na gidiyor, işçinin ana işverenle hiçbir bağlantısı olmuyor. İşçilerin kaderi ‘dayıbaşı’ denilen kişilerin elinde, isterse tokat bile atabiliyor, her an işten çıkarabiliyor!
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in Soma’daki madenin taşeron işçi konusunda ‘Çok farklı bir taktik uyguluyorlarmış’ açıklaması; maden şirketlerinin “dayıbaşı” yöntemiyle taşeron işçi çalıştırdığını da ortaya çıkarmıştı.
Bu sistemde işçi yasal olarak ana işverene bağlı gözüküyor, ama gerçek patronu “dayıbaşı” oluyor. İşçinin işe devam edip etmemesinden, alacağı prime kadar her şeye “dayıbaşı” karar veriyor. DİSK’e bağlı Dev-Maden Sen Başkanı Tayfun Görgün Soma madenindeki taşeron sistemini şöyle anlattıyor:
Yasaya göre ana çalışma konularında taşeron işçi çalıştırılamıyor. Bu nedenle 30’ar 60’ar kişilik işçi gruplarının başında “dayıbaşı veya ekipbaşı” oluyor. İşçilerin kadroları Soma Holding’te gözüküyor ama fiiliyatta işverenleri dayıbaşları oluyor. Dayıbaşları, Holding’ten maaşın yanı sıra üretim artışına bağlı olarak prim alıyor.
İşçiye çok hâkimler
İşçi bir ihtiyacı olduğunda dayıbaşına gidiyor, işçinin ana işverenle hiçbir bağlantısı olmuyor. O işçinin çalışması, hakları dayıbaşının sorumluluğunda, iki dudağının arasında oluyor. Dayıbaşları işçiyi tokatlayabilecek kadar, işçi üzerinde hakimiyet kurabiliyor. İşten çıkarmalara da dayıbaşı karar veriyor. Böyle bir durumda dayıbaşı işten çıkarmaya karar veriyor, ana şirket de yasal teminatı ödüyor.
Karikatür: Ercan Akyol
Her taşeron kendi ekibiyle işe girmiş
DHA’nın haberine göre, ‘dayıbaşlarının’ sayıları 20 ila 25 arasında değişen madencilikte kalifiye olan elemanları için madenin yöneticileriyle görüştükleri, onlarla pazarlık yaparak ücrette anlaştıkları tespit edildi. Bu anlaşmanın sağlanmasıyla da, ‘dayıbaşlarının’ ekibindeki kişilerin bu kez şirketin resmi kayıtlarında da çalışan gösterilip resmiyette de her hangi bir sorumluluk alınmadı.
Bu ‘dayıbaşı’ gruplarının, ‘Mis’, ‘Nilüfer bey’, ‘Gema’, ‘Doğanay’, ‘Atmış’ ve ‘Şengül’ gibi adlarla simgelendikleri, bu isimlerle birbirlerinden ayrıldıkları saptandı. Çalışanların şirketten anlaşmaya göre 1000 ile 2 bin TL arasında ücret aldıkları, ‘dayıbaşlarının’ aldığı ücretlerin ise 10 bin TL’ye yaklaştığı ileri sürüldü.
‘Bonus’ sitemiyle yarıştırılmışlar
Bunun yanı sıra işçilerin ocağa girdikten sonra bu kez de vardiya amirleri tarafından, ‘bonus’ olarak adlandırılan ödüllerini ek ödemeleri alabilmek için de çalışmaya zorlandıkları ileri sürüldü.
08.00- 16.00 saatlerindeki vardiyanın ‘Gündüz’, 16.00- 24.00 saatlerindeki vardiyanın ‘Paşa’ ve gece 24.00- 08.00 saatleri arasındaki vardiyanın ise ‘Serseri vardiyası’ olarak adlandırıldığı madende, işçilerin adeta yarış atı gibi kullanıldıkları belirlendi. Vardiya amirlerinin, hem kendileri, hem de işçilerin ‘bonus’ alması için çalıştırdıkları öğrenildi. Her vardiya arasında yarış olduğu bunun da günlük kömür üretimini arttırdığı çalışan işçilerce ifade edildi.
Büro Emekçileri Sendikası’nın (BES), Soma’daki incelemeleri sonrası hazırladığı raporda, Soma’daki beş büyük maden işletmesinde çalışan yaklaşık 17 bin işçinin 13 bin 500’ünün TÜRK-İş’e bağlı Maden-İş’e üye olduğu belirtilerek, şöyle denildi:
“Dayıbaşı sistemi denilen sistemle taşeron sistem katmerli bir şekilde hayat buluyor. Dayıbaşı aldığı normal maaşın dışında hem sorumluluğu altındaki işçi başına ücret almakta hem de fazla üretim üzerinden prim almaktadır. Bunun için de işçilerin fazla üretim yapması için sürekli fazla çalışmaya zorlamaktadır. Dayıbaşı olan işçiler muazzam paralar kazanmakta, kazandığı paralar ise zarf içerisinde gayri resmi olarak kendilerine verilmektedir. Soma A.Ş.’ye bağlı çalışan bazı işçilerin ciddi malvarlıklarının olduğu tespit edilmiş durumda.”